Overblog
Folge diesem Blog Administration + Create my blog
8. Januar 2011 6 08 /01 /Januar /2011 21:30

Geçtiğimiz hafta Alman Futbol dergisi 11 Freunde link  İlkay Gündoğan’la yaptığı röportajı elimden geldiği kadar çevirdim.

ilkay_gundogan.jpg

Soru: İlkay Gündoğan senin diğer profesyonel oyunculardan farkın nedir?


İlkay Gündoğan: Ukalalığı sevmem hava atan tiplerden değilim nerden geldiğimin farkındayım. Orta halde ailenin evladıyım bunu inkâr etmiyorum hatta gurur duyuyorum. Şimdiye kadar hiç değişmedim başarımın sırrı da budur.


Soru: 8 yaşında Schalke kulübünden ayrılmak zorunda kaldın sade bir sezon oynayabildin seni ne yönde etkiledi?


İlkay Gündoğan: Yaşım küçük olduğundan bana baya koydu, hayalim hep Schalke’de oynamaktı kolay olmadı zor günler geçirdim.


Soru: Neden ayrılmak zorunda kaldın?


İlkay Gündoğan: Büyümemden dolayı aşil tendonlarım da sorunlarım vardı. Sezonun ikinci yarısında doktor sporu tamamen yasakladı o an şansımı yitirdiğimi anladım.


Soru: Profesyonelliğe geri dönmeden önce toplam 6 sezon SV Hessler 06 ve SSV Buer amatör kulüplerinde futbol hayatını sürdürdün.


İlkay Gündoğan: Evet, 13 yaşında Schalke beni tekrar geri istedi ama gitmedim. Başaramam hayal kırıklığına uğrarım diye endişeliydim birazda korktum. Allahtan iki sene sonra VFL Bochum’dan teklif aldım.


Soru: Neden Bochum’da beklenen çıkışı yapamadın?


İlkay Gündoğan:  Genç takımda ilk yılımdı devre arası profesyonel takımla kampa götürdüler tadı damağımda kaldı fazlasını istedim fakat gerisi gelmedi. Böyle bir fırsatın bir daha geleceğinden ümidimi kesmiştim sanırım çok erkendi.


Soru: Sebep?


İlkay Gündoğan: Bu o yıllarda Bochum kulübünün temel sorunuydu genç oyunculara A takımda fazla oynama fırsatı vermiyor gelişmelerine yeteri kadar sabır göstermiyorlardı. 23-24 yaşında takıma girmenin de bir anlamı kalmıyor ben ise kendimi geliştirmek istiyordum.


Soru: Michael Oenning hayatında ne gibi rol oynuyor?


İlkay Gündoğan: Ben Bochum un U19 takımına geldiğimde oda Antrenörlüğe yeni başlamıştı. Örnek aldığım ve büyük saygı duyduğum insan, doğruyu söylemek gerekirse bana Babam kadar yakın. Kariyerimde önemli rol oynuyor, Nürnberg’e çağırdığında fazla düşünmeden evet dedim.


Soru: Nürnberg sana okulunu devam etme imkânı tanıması kulübünü değiştirme nedenlerinden biri olamaz mı?


İlkay Gündoğan: Doğru, zaten transferimin ana şartlarından biri okulumu devam etme fırsatı tanımalarıydı aksi takdirde gelmeyebilirdim. Mutlaka Fen Lise diplomamı almak istiyorum, 18 yaşında gencin yalnız başına yabancı şehre taşınması hayatında attığı önemli adımlardan birisidir. Geçirdiğim son iki sene her şeyi doğru yaptığımın kanıtı.


Soru: 12. Sınıfı tekrarlamak zorunda mı kaldın?


İlkay Gündoğan: Okula öğrenim yılının ortasında yazıldım, adaptasyon süresini iyi atlatmam için 12. sınıfı tekrarlamamı tavsiye ettiler. Önemli değil böyle daha iyi oldu çünkü iki eyalet arasında epey fark var.


Soru: Neden ısrarla okulu bitirmek istiyorsun?


İlkay Gündoğan: Annem Babam sürekli nasihat eder okumanın önemli olduğunu söylerlerdi. Onlar genç yaşta çalışmaya başladılar okuma fırsatları olmadı benim böyle bir şansım var ve sonuna kadar değerlendireceğim. Bu yüzden Diplomamın önemi büyük, hayatım boyu insanların takdirini kazanmak için elimde bir şey olmasını istedim.


Soru: Mart ve Nisan aylarında önemli sınavların var diğer yandan profesyonel hayat, nasıl altından kalkacaksın?


İlkay Gündoğan: Önümüzdeki iki üç ay yoğun geçecek. Kolay değil, sabah erken okula git sınav yaz sonra antrenman öğlen tekrar okul.


Soru: Ağır değil mi?


İlkay Gündoğan: Hayır, arada mola veriyorum yoksa bu baskıya katlanamam. Okul bana yük değil futbola alternatif olarak görüyorum.


Soru: Bunu biraz açarmısın?


İlkay Gündoğan:  Futbolda tüm gözler üzerimde herkesin odak noktasıyım, hareketlerime konuşmalarıma dikkat etmek zorundayım. Okulda normal bir insan olabiliyorum diğerleri gibi sıradan öğrenciyim kendimi yıldız gibi hissetmiyorum böylece durumu dengeliyorum.


Soru: Okulu özleyecek misin?


İlkay Gündoğan: Kıymetini öğrendim, iki farklı dünya içinde yaşıyorum. Biri şan şöhretle dolu ama negatif yönleri de olan diğeri ise sıradan normal öğrenci. Diplomamı aldıktan sonra ne yapacağımı henüz bilmiyorum.


Soru: Tahsilini devam edip Üniversite okumayı düşünüyor musun?


İlkay Gündoğan: Hayır, şimdilik düşünmüyorum kendimi tamamen profesyonel futbola vereceğim ve tek iş yapacağım. Eğer bir gün hayatımda bir boşluk hissedersem okulla doldurabilirim.


Soru: Normal zekâ ve Oyun zekâsı arasında paralellik var mı?


İlkay Gündoğan: Var olduğunu düşünüyorum, futbollun dışında oyuncu kendini geliştirirse performansına olumlu şekilde yansıyacaktır.


Soru: Futbol nereye kadar kafa işi?


İlkay Gündoğan: Çoğu oyuncunun yarı yolda kaldığı nedenlerden biridir. Yeteneğin yanında sağlam kafa yapısı da şart. Bu işte başarılı olmak istiyorsan hedeflerine ulaşmak için yılmadan çalışmalısın, bende bunu yapıyorum ve başarılıyım.


Soru: Şu sıralar Manchester United ile adın geçiyor ne düşünüyorsun?


İlkay Gündoğan: Etrafta dönen dedikoduları hayretle izliyorum. 20 yaşında insanın bu gibi durumları idare etmesi biraz zor ama ben her şeye kulağımı tıkadım kendimi işime verdim. Bir gün gelecek tüm bu çabalarımın karşılığını alacağım. Önemli olan kariyerimin adım, adım ilerlemesi, çevremdeki söylentilere kapılıp gelişme süremin olumsuz etkilenmesini istemiyorum.


Soru: Önümüzdeki yaz bir adım ileri gitme zamanı geldi mi?


İlkay Gündoğan: Bende bilmiyorum henüz düşünmedim. Nürnberg kulübüne çok şeyler borçluyum nede olsa onların sayesinde Bundesliga oyuncusuna yükseldim.


Soru: Michael Oenning Hamburg’da yardımcı antrenör onunla tekrar yollarınız kesişir mi?


İlkay Gündoğan: Bochum dan ayrılırken insanlar hayatta iki kez karşılaşır demiştik, Nürnberg’de ikinci buluşmamız gerçekleşti. Üçüncü defa bir araya gelirmiyiz bilemem ama sevinirim neden olmasın, yalnız şimdilik benim için pek fazla rol oynamıyor.


Soru: Alman U21 takımı oyuncususun tercihini A Milli takımından yana kullanmayacaksın diye şüphelenenler var sen ne diyorsun?


İlkay Gündoğan: Neden şüpheleniyorlar? DFB kadrosuna seçildiğim günden beri hep şunu söylerim,”hedefim Alman A milli tamında oynamak”. Türkiye’den sürekli teklifler gelse de kararım kesin vazgeçmeyeceğim.


Soru: Kendini nasıl hissediyorsun sorularından bıkmadın mı?


İlkay Gündoğan: Hayır, bu tip sorulara cevabım hazır. Kendimi Almanyalı Türk olarak hissediyorum, bir yandan ailemin vatanı Türkiye’yle gurur duyuyorum diğer yandan Alman mantalitesine sahibim.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Ah be paşam profesyonel futbolcusun yeteneklisin Avrupa’nın en büyük kulüpleri peşinde koşuyor şan şöhret sende elini atsan ellisi lüks villalar daireler arabalar. Sen ise hala insanlar tarafından taktir edilmek için diploma yapmaya çalışıyorsun….Seninle gurur duyuyorum genç adam, Allah yolunu açık etsin.

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör
6. Januar 2011 4 06 /01 /Januar /2011 22:20

Yaklaşık 40 yıldan fazla Ultras hareketi var, İtalya’da başladı sonra tüm dünya’ya yayıldı. İtalya’da ortaya çıkması illa onlar gibi olma zorunluluğu yok her ülkede farklı uygulanıyor. Ben Ultras hareketinle 1990 yılında tanıştım, TSYD Kupa maçıydı Ali Sami Yen stadının yeni açık tribününün girişinde bir avuç Üniversiteli genç bildiri dağıtıyorlardı aldım okudum sonra ayakta biraz sohbet ettik onlar yoluna ben yoluma ayrıldık bir daha da göremedim o Arkadaşları ama bende büyük iz bıraktılar. Fazla detayına inmeyeceğim o günden beri gücüm yettiğince Ultras felsefesine göre hareket etmeye çalışıyorum iki senedir blogta elimden geldiği kadar bir şeyler karalıyorum az bucuk okuyanımızda var sağ olsunlar. Ultras mantalitesini kelimelerle anlatmak güç içinde olup yaşamak lazım ama ilada tarifini yap derseniz Allah var Aceto kadar beceremem, geçen günkü yazısı Ultras hareketinin 40 yıldır neyin peşinde koştuğunun açılımıdır >>> link

 

Yazısını güzel bir cümleyle bitirmiş “Kaybeden bu Galatasaray değil! Kaybeden "Başka Galatasaray yok" diyenler... Başka bir Galatasaray var, varmış... Birileri bir başka Galatasaray yarattı”


Evet, “Başka Galatasaray yok” diyenlerden biriside benim, mağlup oldum ama tek gol yetmedi farka gidiyorlar. Sanki nispet yaparcasına bu yazı üzerine henüz 24 saat geçmemişken resmi siteden duyuru geldi;

 

Galatasaray Spor Kulübü’nden Duyuru

Değerli Galatasaraylılar,

Bilindiği gibi, yeni stadımız Türk Telekom Arena’nın açılış töreni 15 Ocak 2011 Cumartesi günü yapılacaktır.Bu çok özel ve anlamlı günümüze ilişkin olarak, ülkemizin ve dünyanın dört bir yanından Galatasaraylılar tarafından kulübümüze gelen bilet ve davetiye talepleri, stat kapasitemizin çok üstündedir. 15 Ocak’taki Açılış Törenimiz için bilet satışı yapılmayacak; törene sadece Türk Telekom Arena kombine kart sahipleri ve biletli davetiye sahipleri katılabileceklerdir.Tüm Galatasaraylılara gösterdikleri anlayış için içtenlikle teşekkür ediyoruz.

Galatasaray Spor Kulübü

 

Doğru birileri başka Galatasaray yarattı kanıtı da yukarıdaki bildiri, CSI: Galatasaray, case is closed!


Yine aynı gün Adnan Polat ve Aziz Yıldırım stat turu yapıyorlar, o esnada iki işçi birinin elinde Fenerbahçe diğerinin Galatasaray atkılarıyla kameralara poz veriyor. Bunun farkına varan özel güvenlik Fenerbahçe atkılı işçiyi yaka paça stat dışına atıyor sonrada gariban işten kovuluyor. Resmi sitede yayınlanan bildiri sonrası öfkelenen taraftarın gazı alındı dengeler yerine geldi. Romalı şair Juvenal dediği gibi “panem et circenses” 


Ezilenle empati yapmak için illa siyasi görüşlü olmaya gerek yok, zaten günümüzde sağ-sol ideolojilerinin hükmü kalmadı şimdi yukarısı-aşağısı var. Ya en üstlerde gezer kral dairelerinde sefa sürersin ya da alt katlarda lağım fareleri gibi sürünürsün bu işin ortası yok. Ya zenginsin ya da fakir, kiminin evinde rutubetli duvarlarından sular akar kimilerinin de altın kaplamalı musluklarından. Bu ikilinin ortak paylaştıkları tek mekân ise lüks bir kerhane.  Biri fahişe diğeri parayı basıp gönlünü eğlendiren....

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör
4. Januar 2011 2 04 /01 /Januar /2011 23:48

Galatasaraylıyız eyvallah takım tutmuyoruz ve Galatasaray’ı her şeyin üzerinde görüyoruz Yönetiminden oyuncusundan, aklımızda sade Galatasaray. Aldığımız nefes başımızı yastığa koyarken içtiğimiz su yediğimiz lokma hep aklımızda Galatasaray. 14 sene şampiyonluk görmedik sabır taşı olduk sonra birileri çıktı sabrımızı sınamaya başladı. Raşit Çetiner İlyas Tüfekçi Arif Kocabıyık Fenerbahçe’den Galatasaray’a geldiler “biz zaten Galatasaraylıyız” dediler hadi yuttuk. Yukarda Allah var yiğidi öldür hakkını yeme demiş atalarımız üçünün de büyük hizmetleri oldu. Sınav bitmedi bir gün Selçuk Yula’yı gördüğümde insanlar para için her şeyi yapacağına kanaat getirdim, bir paket Maltepe iki şişe köpek öldürenle sabrımızı körelttik. Sonra revivo ardından Aziz Yıldırımın manevi oğlu Baliç Abdullah kutsal renklere bürününce umursamaz olduk artık,  alışmış kudurmuştan beter derler ya alıştık anasını satayım.


Birileri ısrarla taraftarı Galatasaray futbol takımından soğutmaya çalışıyor asimilasyon bu olmalı. Önce stadımızın ismini değiştirdiler sonra formamızın kutsal renklerini neye inanacağımıza şaşırdık hadi bizim imanımız güçlü de arkadan gelenler yıllar sonra tutunacak dalları olacak mı?

 

Biri saksımızı çiğneyip gitti
Biri duvarları yıktı
Camları kırdı
Fırtına gelip aramıza serildi
Biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri
Her şeyi kötüledi
Bizi yaraladı
Biri şarabımızı döktü
Soğanımızı çaldı
Biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu
Ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor
Olmasaydı... Olmasaydı sonumuz böyle..

 

 

                     KAHROLSUN endüstriyel futbol !


Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör
2. Januar 2011 7 02 /01 /Januar /2011 14:33

Tribünde ırkçılığa karşı duruş göstermek suç olmamalı zira FIFA ve UEFA tüm organizasyonlarında saha kenarını “Say No To Racism in Football” reklam panolarınla boş yere donatmıyorlar. Meğerse hepsi gösterişmiş. Geçen yıl 22 Ekim Cuma günü 4 Metz taraftarı FC Metz-SCO Angers maçında açtıkları “Against Nazis” pankartı yüzünden apar topar tutuklanıp 20 saat polis karakolunda rehin kaldılar. Metz kulüp yönetimi tüm olanlara rağmen bir adım ileri giderek taraftarlara dava açtı ve bütün ülkede stat yasağı almalarını sağladı. Şimdi soruyorsunuzdur Metz taraftarları ne gibi suç işlediler?  açtıkları pankartın üzerinde olan damalı haç işareti yasaklanmış bir siyasi kanadın propagandasını yapmakla yargılanacaklar. Buyurun cenaze namazına, Türkiye’de çıkacak yeni yasada da benzer uygulamaları göreceğiz ateşli taraftarları statlardan uzaklaştırmak için her türlü yollara başvuracaklar bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Metz Soli Banner FSE V2

Yukarıda gördüğünüz pankartın benzerini tribüne asmışlar, her şey açıkça ortada damalı haça yumruk darbesi vuruluşunu simgeliyor sokakta 5 yaşında çocuğa sorsanız bu pankartın ırkçılığı aşağıladığını anlatır, hatta bazı Avrupa ülkelerinde taraftar oluşumlarının markası haline gelmiş ama ne hikmetse Fransız emniyeti ve Metz kulüp yöneticileri aynı görüşte değiller.


Metz taraftarları 27 Ocak 2011 tarihinde bu saçma sebeplerden dolayı yargılanacaklar belki daha ağır cezalara çarptırılacaklar. Avrupa Taraftar Birliği (FSE) 4 Fransız taraftarı için dayanışma eylemi başlattı ve tüm Avrupa’da yaşayan futbol taraftarlarını katılmaya çağırıyor. Vakti hali müsait olanlar 27 Ocak günü Metz’e gelerek duruşmada bulunup arkadaşlara destek verebilir. Gelemeyenler birer pankart hazırlayıp müsabakalarda tribünde açar veya internet sitelerine ya da blogların da yukarıya eklediğim baneri asarak 4 Metz taraftarına destek olabilirler.


Detaylı bilgiler FSE ana sitesinde >>> link

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör
1. Januar 2011 6 01 /01 /Januar /2011 00:46

 

Dear God, I’m trying hard to reach you
Dear God, I see your face in all I do
Sometimes, it’s so hard to believe it…
But God, I know you have your reasons

They said he’s busy hold the line please
Call me crazy, I thought maybe he could mind read
Who does the blind lead?
Give me a sign please
If everything is made in China, are we Chinese?
And why do haters separate us like we siamese?
Technology turning the planet into zombies
Everybody all in everybody’s dirty laundry
Acid rain, earthquakes, hurricane, tsunamis
Terrorist, crime sprees, assaults, and robberies
Cops yellin’ stop, freeze
Shoot him before he try to leave
Air quality so foul, I gotta try to breath
Endangered species
And we runnin’ out of trees.....

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör
31. Dezember 2010 5 31 /12 /Dezember /2010 16:08

Evvelsi sabah bir spor radyosunun sabah programını dinliyorum yayına İzmir’den bir gıda mühendisi bağlandı. Son çıkan gıda yasasına değindi anlattıkları gerçekten trajikomik ben onun yalancısıyım ve aklımda kalanları aktaracağım. Gıda yasasını hazırlayan meclis komisyon üyelerinin hepsi veteriner olduğunu söyledi, halk dilinde baytar deniliyor.  Neyse yasa çıktıktan birkaç gün sonra bu arkadaş gıda bakanına telefonla ulaşıyor ve neden yasayı aceleye getirdiklerini ve komisyon üyelerinin içinde gıda mühendislerinin bulunmadığını soruyor bakanın verdiği cevap “kusura bakma kardeşim fırıncılar baskı yaptı bizde yasayı acilen çıkarmak zorunda kaldık.” Güzelmiş, eğer Türkiye’de yasalar bu şekil çıkıyorsa bizde toplanalım meclise baskı yapıp istediğimiz yasayı çıkaralım.


Kendimi tekrarlamaktan bıktım ve artık geriye dönüp aynı şeyleri yazmak istemiyorum. Şiddet yasası gündeme geldiği günden bu yana olayları takip ederseniz kimler yasanın acilen çıkma arzusunda olduğunu göreceksiniz. Medyanın telaşı olayların dinmesinden dolayı değil maksatları belli, ateşli taraftarları tribünlerden uzaklaştırıp digi kutu almalarına yönlendirmek en net tarifi bu hiç sözü uzatmaya gerek yok. Zenginleri statlara doldurarak halkın oyununu elinden alacaklarını sanıyorlar ama bir gün o kovduğunuz insanlar kendi takımlarını liglerini kuracaklar işte o gün aklınız başınıza gelecek pişman olacaksınız. Futbol sade profesyonel futboldan ibaret değil, taştan iki kale birde teneke kutuyla da işimizi görürüz merak etmeyin.


Çirkin ve Kötü Tezahürat


Yasanın içinde böyle bir madde var, hadi çirkin tezahüratı anladık küfür vs. peki kötü tezahüratın açılımı ne oluyor? Bunu bahane ederek ileride tezahüratlar yasaklanırsa hiç şaşmam. İngiltere’de örneği var iki sene önce yazmıştım buyurun okuyun  Lütfen Susun !


Allah sonumuzu hayır etsin, bu vesileyle tüm okurlarıma mutlu dolu 2011 dilerim….


 

               FOOTBALL WITHOUT ULTRAS IS NOTHING !

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör
30. Dezember 2010 4 30 /12 /Dezember /2010 18:47

26 Aralık Pazar günü Metin Oktay tesislerinde iki ezeli rakibin U17 takımlarının müsabakasında çıkan olayların ardından bir çok şeyler söylendi yazıldı çizildi. Çoğu yazılanların söylenenlerin gözümde arpa boyu kadar değeri yok, benim gördüğüm ve ciddiye aldığım iki yazı var. İlki Fenerbahçe tribünlerinin KFY oluşumundan geldi diğer bugün ScoutGS sitesinde yayınlan bildiri.

 

İki yazıyı virgülüne noktasına dokunmadan yayınlıyorum;

 

KFY açıklaması;

 

Ben anlayamıyorum nedir bu cinnet ve ceza aldırma cılgınlıgı..
O gün orada olanlar rezalet‚ nefret ettirici ve taraftar olarak hepimizi galeyena getiren görüntülerdir.. Muhtemelen 10 sene önce falan olsaydı ‚ olayı duyduğumuzda 500 -1000 kişi Florya´ya gider tepki direk verilirdi ‚ kimsenin aklına bu insanları polise teslim etmek‚ hapislerde cürütmek ve ömür boyu cezalandırılacak şekilde milyonların önüne düşürmek gelmezdi..

Elbette bugün gidip kendi cezamızı vermemiz gibi bir durum olamaz.. Ancak o olayı yapan insanlara ne kadar kızsamda ‚ ceza alıp hapislerde yatmalarına‚ milyonlara deşifre edilerek ev‚ aile huzurlarının bu derece bozulmasına gönlüm ve vicdanım razı olmuyor..

Burada ve kamuoyu ‚ medyada yaratılan linç kültürünü kabul etmiyorum.. Biraz empati yaptığımda hiç planlamadan‚ düşünmeden bir anda alakasız bir maç yada mekanda ‚ hiç ummadığın bir anda böyle bir olaya sonuçlarını düşünmeden karıştığınız olmadı mı..

Biraz tribüncülük yapmış‚ biraz gençlikte grup psikolojisi ile hareketli ‚kavgalı olaylara karışmış insanların biraz daha empati yapmalarını ve bu insanları afişe ederek birşey kazanamayacağımızı‚ onlara yaptıklarından cok daha fazlasını kat ve kat cezalandırarak adalet‚ vicdan duygularımızı yok etmememizi izin vermemeliyiz.

Daha önemlisi ve beni uzun süredir rahatsız eden‚ tribünde de zaman zaman yapılan emniyet‚ cevik kuvvet lehinde yada rakip taraftara polisin siddet kullandığı sırada polis lehine yapılan tezahuratlardır..Burada 2 gündür de yapılan budur...

Sadece biraz empati ve biraz sağduyuya ihtiyacımız var hele de yeni sporda şiddet kanunun çıkacağı bugünlerde daha doğrusu taraftarlığın tamamen bitirileceği‚ herşeyin polisin kontrolünde ve tamamen cezalandırmaya gecirileceği bugünlerde‚ yangına körükle gideceğimize ortak tepkiler vermemiz gerekiyor.. Bu insanlara ceza verdirmeye çalışmak ‚ yarın en basit olayda bize dönecektir..

Biz cezalandıramıyoruz o zaman devlet cezasını versin demek bana göre hem adil değil hem de biraz acizlik oluyor..hele de bu kadar afişe etmek biraz delikanlıca durmuyor kanımca..


Volkan

 

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

ScoutGS sitesinde yayınlanan yazı >> link

 

"galatasaraylılardan spor kamuoyuna bir çağrı:

26 aralık 2010 tarihinde florya metin oktay tesislerinde oynanan u17 galatasaray-fenerbahçe maçının devre arasında yaşanan nahoş olaylar kamuoyunu üzmüş ve korkutmuştur. profesyonel sporun eşiğinde bulunan çocuk yaştaki gençlerin her ne sebeple olursa olsun şiddete maruz kalmalarının mazur görülecek hiç bir yanı yoktur.

kınama, üzüntüleri dile getirme, ihmalden dolayı özür dileme ile sınırlı tepkilerin ve ilgili federasyonlar tarafından kulüplere yönelik verilen muhtelif cezaların bugüne kadar şiddetle mücadeleye dişe dokunur bir katkısı olmadığı aşikardır. bu boşluğu doldurma iddiasıyla hazırlanan sporda şiddetle mücadele yasa tasarısı'nın ana amacı da şiddeti tetikleyen, körükleyen, şiddet olaylarının önüne geçilemez düzeyde kitleselleşmesine yol açan bütün unsurların bilaistisna tespiti, cezalandırılması ve spor müsabakalarının dışına atılmasıdır.

dehşet ve ibretle izlemekteyiz ki, 26 aralık 2010 tarihinden bugüne kadar galatasaray - fenerbahçe u17 maçında çıkan olaylarla ilgili süreç, gerek medya gerekse her iki kulübün yöneticileri tarafından, öngörülebilecek en vahim şekilde ele alınmaktadır.

yazılı ve görsel medyaya yansıyan ve kamuoyuna sunulan bilgi ve yorumlar, olayı aydınlatma ve benzer olayların tekerrürüne mani olma isteğinden çok, insanların özel hayatlarını ve bilgilerini deşifre etmeye varan bir dezenformasyon bombardımanı şeklinde sürdürülmektedir. öncelikle bütün bu süreçte yayınlanan görüntüler eksiktir. kamuoyuna sunulan bilgiler, olayların tamamının sağlıklı ve rasyonel algılanmasını sağlamaktan uzaktır. bu şekliyle de kolayca saha içinde kalması sağlanabilecek bir tartışmanın, seyircilerin müdahil olduğu bir şiddet eylemine dönüşmesine nelerin yol açtığı gündem dışı bırakılmaktadır.

üstüne üstlük bu eksik ve yanıltıcı teşhis, giderek, insanların özel hayatını görsel ve sesli ifşa eden gerçek ve tüzel kişiler hakkında çeşitli hapis ve para cezası öngörmekte olan tck'nun 134. maddesi hilafına açıkça suç unsuru içeren bir linç kampanyasına dönüşmüştür.

pazar gününden beri fbtv'den aldığı görüntülerle eksik ve yanlı haber yapan ntv ve ntvspor kanalı ile, saat başı olayla ilgili gözaltına alınan kişilerin isimlerini ve ne iş yaptıklarını ifşa eden fbtv yasayı alenen ihlal etmektedirler. bu yayınlar, sosyal paylaşım alanlarında ve taraftar sitelerinde çeşitli kullanıcı isimleriyle tehdit girişimlerine de yol açmaktadır.

uygulanan şiddet ve yapılan hataların karşılıklı olduğu açıktır. adalet eşit dağıtılmalıdır. bir şiddet olayından ders çıkartmak, gerçeklikten kopmak ve yargı sürecine girmiş olan failleri, yasaları hiçe sayarak bir linç kampanyasının hedefi haline getirmek değildir. tam aksine, adaletin bu suretle eksik tecellisi, yasal sorumluların görevlerinin gereğini yerine getirmemeleri ve linç kültürü vicdanlarda daha vahim yaraların açılmasına neden olur.

bu çerçevede:

1 - 26 aralık 2010 tarihinde florya metin oktay tesislerinde oynanan u17 galatasaray-fenerbahçe maçı devre arasında yaşanan olayların seyirciyi de kapsayacak şekilde büyümesinde ağır sorumluluğu bulunan ve görgü tanıklarınca biri fenerbahçe takımı görevlisi, digeri üzerinde kahverengi deri mont olan en az iki kişinin soruşturma kapsamına alınması en azından hukuki bir zorunluluktur. ayrıca, bu insanların yayınlanan görüntülerde de galatasaraylı oyuncuları yumrukladıkları net olarak görülmektedir.

2 - sorumsuz ve medya etiğine uymayan yayınları yapan kanallar ile sosyal paylaşım alanlarında gözaltına alınan kişileri ve ailelerini tehdit edenlerin internet üzerinden işlenen suçlar kapsamında, haklarında gerekli işlemlerin yapılması; ayrıca bu tür yayınların "devam eden bir dava ile ilgili" olmaları hasebiyle acilen durdurulması hukuk ve adalet adına diğer bir sorumluluktur.

bütün bu fotoğrafta, asıl ibret verici olan, galatasaray ve fenerbahçe yönetimlerinin sergiledikleri tutumdur.

tff'nin ifadesiyle, sporda şiddet yasası ve bu yasa çerçevesinde beklenen tavır değişiklikleri içinde en önemlisi, kulüp yöneticilerinin kendi kulüplerinin en önemli çıkarının şiddetin önlenmesi olduğunda birleşmeleridir.

26 aralık 2010 u17 maçı sonrası fenerbahçe yönetiminin tutumu hiç de şaşırtıcı değildir. gerek kendi televizyon kanalları, gerekse medya uzantıları vasıtasıyla süratle bir mağdur/saldırgan temeli oluşturulmuş, yukarıda belirtilen yasadışılığa aldırılmaksızın bu temelde bir kampanya açılmış durumdadır. böylesi sağlam bir kurguyu bu kadar hızlı sahneye koyanlardan, olayların başlamasına yol açan oyuncularını ve görevlilerini sportif olarak cezalandırma yoluna gitmelerini ve kendi müdahale alanları dahilindeki diğer tahrikçileri yargı sürecine katmalarını beklemek büyük saflık olacaktır.

şaşırtıcı olan, görünürde şiddetle mücadele uğruna kendi kulüplerinin mağduriyetine aldırmayan galatasaray spor kulübü yöneticilerinin tutumudur.

tavırları şiddetle mücadelenin ruhuna uygun görünmekle birlikte, olayların bütünüyle aydınlatılmasına; eksik görüntü ve tanıklıkların yargıya iletilmesine; halen yargıya intikal etmiş olanlar dışında başka sorumluların da yargılanmasına katkıda bulunmamak, fiilen şiddete çanak tutmaktır.

gsk yönetim kurulu olaylar karşısındaki mevcut duruşuyla, son derece geniş bir taraftar kitlesi tarafından "kritik bir olayda rakip takımın üzüntüsünü paylaşan akl-ı selim yöneticiler" olarak değil, fenerbahçe spor kulübü'nün geçmiş pek çok olayda olduğu gibi bu olayda da kendisine çıkar sağlamaya çalışan geleneksel politikalarının destekçileri olarak algılanacaktır.

26 aralık 2010 tarihinden bugüne kadar yaşanan süreç, bugüne kadarki şekliyle tüm spor kamuoyuna sporda şiddet yasası'nın ne kadar elzem olduğunu değil, hangi düzeyde tedbir ve müeyyide içerirse içersin hiç bir yasanın, uygulamada adalet hiçe sayıldığı, günlük çıkar ve düşmanlıklar alenen körüklenmeye devam edildiği müddetçe hiç bir faydası olamayacağını ispat etmektedir.

spor müsabakalarında şiddeti bitirmek için adil uygulamaların yeni yasal düzenlemelerden daha önemli olduğunun bilinciyle, 26 aralık 2010 tarihinde yarım kalan galatasaray - fenerbahçe arasındaki maç dahil olmak üzere geçmiş bütün spor müsabakalarında vuku bulmuş şiddetin her türlüsünü bütün kalbimizle bir kez daha kınıyoruz.

galatasaraylilar"

 

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

Olaylara karışan serbest bırakılan Galatasaraylı Kardeşlerime tekrar geçmiş olsun. Allah büyük Arkadaşlar bugünlerde geçecek. Yaptığınız hatanın farkındasınız bundan hiç kuşkum yok,insanlar hatalarınla büyür.Siz herkes gibi toplumun önemli bireylerisiniz başınızı dik tutun unutmayın ne derlerse desinler sizler benim gibi Galatasaraylısınız ve bizim ortak davamız GALATASARAY !!!

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör
28. Dezember 2010 2 28 /12 /Dezember /2010 19:48

İlla bir suçlu mu arıyorsunuz? O zaman filmi biraz geriye saralım. Genç futbolcuların hepsinin bir idolü olur onları seyreder gördüklerini taklit ederler. Bu bir çalımdır ya da falsolu gol vuruşu rakiplerle kavgaları da ilgilerini çeker. Pazar günü yaşananlar geçmişte iki ezeli kulüp sporcuları arasında sıkça görüldü Semih Şentürk-Arda Turan R.Carlos-Keita hatta şimdi çıkacak şiddet yasası için ön araştırma yapan komisyon tarafından fikirlerine başvurulan Hasan Şaş pek uslu sayılmazdı. Sahi, istermisiniz mecliste yasa konuşmaları esnasında milletvekilleri birbirine girsin, hiç şaşmam bu konuda hepsi uzman.


Buyurun suçlu arıyordunuz, evet bulduk eee şimdi?


Dört sene öncesi kaldığımız kasabanın bir Alman amatör kulübünün U16 takımını çalıştırıyordum, orada yaşayıp gördüklerimi bir Allah birde ben bilirim. İnanın oyuncuları zapt etmek velilerinden daha kolay.  Saha kenarına gelip taktik veren anneler mi ararsınız hakem kararlarına isyan eden ve bu yüzden saha ortasında kavga çıkaran babalar mı hele “neden yeğenimi santrofor oynatmıyon” diye yüzüme çemkiren akrabalar mı. Böyle olaylar dünyanın her yerinde yaşanıyor tabii olmamalı ama ufak bir kıvılcım insanoğlunu çileden çıkarmaya yetiyor şuursuzca hareket etmesine sebep verebiliyor kontrolü kaybediyorsunuz. Ben sahaya inen arkadaşların bilerek 17 yaşında gençleri hedef aldıklarını aklımın ucundan bile geçirmiyorum hele şu günlerde yaptıkları cahillik ama tribünde geri vites yok oraya indin mi alayına gidersin ucunda ölüm olduğunu bilerek. İki 100 yıllık kulübün ezeli rekabetinin getirdiği gerginliğe bağlıyorum bunu kelimelerle anlatmak mümkün değil anca yaşayan bilir. Açık konuşuyum o an bende aynısını yapabilirdim kimse kalkıp aksini savunmasın üstelik meydan kavgasında yaş cins sorulmaz Kopenhag’da bize saldıran İngilizler arasında 15 yaşında veletler de vardı. Bu durumların göbeğinde olmak büyük marifet değil ve övünülecek hiçbir yanı yok Allah kimseyi böyle çirkin olayları yaşatmasın.


Buyurun buradan yakın, futboldan ve spordan nasibini alamayan medya mahlûklarına bol malzeme çıktı hele Türk spor medyasını taraflı sarı lacivert olduğunu dünya âlem biliyor. Şimdi “vah zavallı 17 yaşında çocuklar”, ne sanıyordunuz? Bu işler 42 inch ekran karşına kurulup bir paket cips eşliğinde Green Street hooligans seyrettikten sonra internette mastürbasyon yapmaya benzemez, it’s hardcore baby.


Hadi gelsin yasa, eee sonra?


Türkiye yıllardır şiddetin içinde yoğruluyor insanların tahammülü sabırları tükenmiş vahim durumdayız trafikte birbirine silah çeken toplum haline geldi ülkemiz ama sade yasa çıkarılıyor kimse şiddete dur diyemiyor. Titreşimli prezervatifler yeşil aycılık Helen Harper ile halkı eğitmek bir yere kadar, Nasrettin Hoca fıkrasında gibi suya giden çocuğa testiyi kırmasın diye attığı tokat, işte zihniyet bu. Keşke o testinin ne kadar değerli olduğunu çocuğa anlatsaymış Hoca Efendi, Türk halkı yıllardır bu saçmalıklarla aldatıldı ve hala aldatmaya devam ediyorlar.


Suçu ispatlanana kadar kimseyi yargısız infaz edemezsiniz altın tepsiyle kamuoyuna terörist olarak sundunuz en acı yanı kimse bu insanlara sahip çıkmıyor. İşte vicdanımda buna müsaade etmiyor, onlar benim yoldaşlarım kardeşlerim tanımasam da hiç fark etmez elimden geldiği kadar yardım etmeye hazırım, aynı üç yıl önce 19 Mayıs olaylarında tanımadığım Galatasaraylıların zindanlara atıldığında yardım elimi uzattığım gibi. Sayın Başkanımız da kalkmış bu kişiler Galatasaraylı olamaz demeçleri veriyor biz bu sözleri üç sene öncede duymuştuk çapulcu suçlamaları hala kulaklarımda çınlıyor Sayın Adnan Polat. Galatasaray demişken, son günlerde güzel paneller düzenliyorlar keşke biri çıksa bize saatlerce sade Galatasaray anlatsa, mesela Sabri Mahir’i anlatsa ne güzel olur….

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör
25. Dezember 2010 6 25 /12 /Dezember /2010 17:56

Bazı filmleri anlamak için fazla diyolağa gerek yok, hayatta aynıdır bir gün beklemediğn yerde bir zamanlar seni aşağılayan insanların paçalarının tutuştuğuna şahit olursun.Boşuna dememişler "Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste...."

 

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör
24. Dezember 2010 5 24 /12 /Dezember /2010 03:53

Galatasaray, trajedilerin zaferlere dönüşmesnin açılımıdır.

 

Kupalar Şampiyonluklar hepsi gelip geçer kalan içimizde sönmeyen ateştir. Eğer Anıl Dilaverin attığı golde içinizde o hazı tutkuyu heyecanı coşkuyu hissediyorsanız Galatasaray yaşamaya devam edecek,ateşin sönmesine izin vermeyin !

gayin.jpg

 

There’s something in your heart,
and its in your eyes
It’s the fire, inside you
Let it burn....

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör

Blog Içeriği

  • : Blog von Erdal Güngör
  • : Liberta per gli Ultras ! No Al Calcio Moderno ! Galatasaray,Ali Sami Yen,Metin Oktay,istanbul,Alpaslan Dikmen,Karıncaezmez Şevki,Fatih Terim,Hooligan,Ultras,Hagi,Two and a half Man,Football Supporters Europe,The Big Bang Theory,Çılgın Türkler, Family Guy, Fringe,eBileteHAYIR!
  • Kontakt