Overblog
Edit page Folge diesem Blog Administration + Create my blog
/ / /

                                                                                                       Wednesday, 12. august 2009

Holiganlar grup halinde gezer ve her an şiddete eğilimli olduklarını ortaya koyarlar.Bu onların normal yaşantılarında da böyle oldukları anlamına gelmez çünkü holiganlar arasında farklı karakterlere sahip kişiler vardır.Örneğin bir kişi yüksek kariyer sahibidir,iyi işi vardır güzel para kazanıyordur ama boş zamanını dövüşmekle geçirir.Holiganlara spor müsabakalarında sık rastlanır,daha çok futbol maçlarında ortaya çıkarlar. Onlar diğer seyirciler ya da taraftarlar gibi değildirler ve belirli prensipleri vardır.Holiganlar kulüp ürünleri taşımazlar ama gönül verdikleri takımın en fanatik taraftarıdırlar.Şiddete eğilimli olmaları her müsabakada kasıtlı kavga çıkartma niyetli oldukları anlamına gelmez.Onlar kimler ile temase geçeceklerini bilirler.Mesela holiganlar,formalı dolaşan rakip taraftarlara durduk yere saldırmaz,kadınların ve çocukların kılına dokunmazlar,belirli kurallara göre dövüşürler.Önceden rakip holiganlar ile bir yer tespit edilir. Dövüşürken yaralayıcı aletler kullanılması,yere düşene vurulması kesinlikle yasaktır. Çatışmalar iki tarafın güç ölçüşmesinden öteye gitmez.İstisnalar olmuştur elbette,1970 ve 1980'li yıllarda İngiliz Holiganlar genelde yurt dışı müsabakaların da,örneğin İtalya,Almanya'da lüks butik mağazaları yağmalamış karşı tarafı yaralayan hatta öldürücü aletler kullandıkları görülmüştür.


"Hooligan" kelimesi nerden geliyor?


Bu isim 19. yüzyılda İrlandalı O'Hoolihan ailesinin kavgacı olduklarından dolayı, onlardan alındığı söylenir.Bir diğer değime göre ise yine 19.yüzyılda bu sefer İngiltere'de Patrick Hooligan isimli çete liderinin polis kayıtlarında ismi geçtiğinden dolayı oradan alınmıştır. Ve"Hooley" kelimesi  İrlanda lehçesinde "çılgın" anlamına gelir.Spor müsabakalarında topluca dövüşmek sade İngilizlere mahsus değil,geçmişte Türkiye'de benzer olaylar yaşanmıştır.Örneğin Birinci dünya savaşı öncesi Galatasaraylı Sabri Mahirin karıştığı bir kavga.


" Galatasaray’da futbol oynarken Rum kökenli Osmanlı vatandaşlarının takımıyla yapılan bir maçta olay çıkınca Sabri Mahir yumruklarıyla olaya katılır. Bunun üzerine iktidar çevreleri tarafından mimlenir. Çareyi yurt dışına çıkmakta bulan Sabri Mahir Fransa’nın Racing takımında futbol hayatını sürdürür."(Kaynak: Melih Şabanoğlu,"Galatasaray'ın sarı kırmızı çocukları")


Spor müsabakalarında kavga çıkması yeni değil,M.Ö.  benzer olayların yaşandığı tarih kitaplarında yazar, TARAFTAR ? başlıklı yazımda bahsetmiştim.İngiltere'de holiganlığın 20.yüzyılda yeniden hortlaması 1950 yıllarının ortasına dayanır. Casuals ile bu alt kültürünü başlatanlar o yıllarda Teddy Boys ve Mods'lar(Modernist).Pahalı ve modern dizaynlı kıyafetleriyle dikkat çeken bu iki grubun kendilerine özel müzik tarzlarıda vardı."Soul,Ska,Beat Music ,R&B" gibi.Mods'ların diğer özelliği ise kullandıkları İtalyan "Vespa" motorlarıydı,1979 yılında gösterime giren "Quadrophenia" filmi bu alt kültürleri konu olarak ele almışdı.


 


Kendilerine "Absolute Beginners" Türkçesi "hayata sıfırdan başlayanlar" olarak tanımlayan Mods'lar toplu halde gezerlerdi.Baş düşmanları deri kıyafetler giyen,ağır motosiklet kullanan ve Rock müziği dinleyen rockerlerdi.Düşmanlıkları kan davasına dönüşen,birbirlerinin mekanlarını  basan ve karşılaştıkları her yerde şiddetli kavgalar yapan iki grubun çatışmaları ilerleyen yıllarda futbol statlarına sıçradı.Tribüne sıçrayan şiddet olayları sokak çetelerinin savaşlarını andırıyordu, artık bu kişilere halk arasında  "Hooligans" denmeye başlandı.1970-1980'li yılları arasında doruk noktasına ulaşan holiganzim,kuşkusuz 1971 yılında Stanley Kubrick tarafından beyaz perdeye tasarlanan Anthony Burgess'in romanı "A Clockwork Orange"  filmi içinde yer alan "Alex"  karakteri büyük rol oynamıştır.


İngiltere'de eski holiganlara sorduğunuzda çoğu bu filmden etkilendiğini söyler.Juventus Ultra oluşumu "Drughi" adını bu filmde canlandırılan Droogs çetesinden almıştır.A Clockwork Orange filminde şiddetin abartısı,zayıf ve çaresiz insanlara acı çektirmenin Beethoven müziği eşliğinde yapılması,bazı insanlarda mazoşist duygularını kabartmıştır. Artık yumruk yumruğa kavgaların yerini karşı tarafın kasıtlı canını yakma bir bağımlılık haline gelmiştir.Şimdi Broadway klasiği "West Side Story" hangi kategoriye koyalım diye sorarsanız,Sharks ve Jets çetelerinin bale figürleri yaparak müzik eşliğinde neden birbirlerine bıçak çektiklerini  ancak Leonard Bernstein biliyordur,ne alakası var? Var,olmaz olur mu !


İnsanları şiddete yönlendiren bir çok nedenler vardır,örneğin  grup ortamı içinde oluşan psikoloji,alkolün etkileri,yaşadığı sosyal çevresi,aile ortamı,toplum ve İNSANLARA ŞİDDETİN SUNULUŞU ! En çarpıcı örneğini ülkemizde görüyoruz.Texas Chainsaw Massacre filmini aratmayan Ulusal Televizyon kanallarında her gün ana haber bültenlerinde bizlere sunulan şiddet görüntüleri.Artık öyle bir hal aldı ki biz ailece yaklaşık bir yıldır bu haber bültenlerinden uzak duruyoruz çünkü seyretmeye yüreğimiz dayanmıyor.MOBESE kameralarından trafik kazası görüntülerimi dersiniz,vahşice işlenen cinayet haberlerimi saymakla bitmez,sağlam psikolojisi olan insan bile sürekli bu haberlere baktıkça bunalıma girmesi kaçınılmaz oluyor.Şiddet her kişinin özünde vardır,bir insanın içinde ne kadar çok sevgi varsa aynı miktarda şiddet bulundurur ama Sevgi iyidir Şiddet kötüdür ! Bu iki önemli unsur insanların yaşam dengesini sağlar. İnsana hoş gelen tabii ki Sevgidir.Dengeyi sağlamak için Sevgiyi öne çıkarmalıyız yoksa şiddetin parçası olur sürekli kötülük işleriz.Eğer insanlar sevgi,saygılı,adaletli bir toplum içinde yaşıyorsa şiddet fazla barınamaz.Ama bir toplumun şiddet temel parçası haline gelmiş ise orada Sevgi bitmiştir ve orada şiddeti yok etmek imkansız hale gelir.Şiddeti ortadan kaldırmak için daha çok şiddetli kararlar verilmek zorunda kalınır.


Şiddeti mekruh kılan ölçüler vardır. Örneğin futbolun içinde bunları görebiliriz.Futbol mücadeleye dayalı oyundur ve şiddeti kaldırır buda seyircilerin hoşuna gider,örneğin yapılan sert fauller.Hatta bazı fauller kural çerçevesi içinde kaldı mı verilmez avantaja bırakılır.Alpay Euro1996'da Hırvat oyuncuyu devirseydi ülkede kahraman olacaktı,UEFA fairplay ödülü verdi Türk kamuoyu onu yerden yere vurdu.Aynı Alpay Euro2000'de çeyrek finalde Portekizli oyuncuya yumruk attı kırmızı kart gördü oyundan atıldı,takımını yalnız bıraktı diye bu sefer Türk kamuoyu tarafından parçalandı.Türk Halkı Şiddetin ölçüsünü kaçırdı,nefretimiz çoktan sevgimizin önüne geçti,şiddetin kölesi olduk,öyle tehlikeli hal aldı ki,artık şiddet Türk Toplumunda Normal karşılanıyor !!!


Türkiye'de Holiganlık ya da Ultras gibi alt kültürler oluşmadı.Evet taraftar grupları var ve geçmişte "Tribün Kültürü de" vardı ama 1990'lı yılların sonunda başlayan çöküntü,başarıya endekslenmiş tüketim toplum içinde hepsi kayboldu.Bu çöküntünün baş sorumluları Başkanlar ve Medyadır. Sporu işportacı zihniyetiyle pazarlayan Başkanlar egolarını tatmin etmek,verdikleri boş vaatleri yerine getirmek için kulübün paralarını etrafta saçarak taraftarlarını kandırıyorlar.Diğer yandan Medyada tüm bu olup bitenlere çanak tutup nemalanıyor.... 

 

Diese Seite teilen
Repost0

Blog Içeriği

  • : Blog von Erdal Güngör
  • : Liberta per gli Ultras ! No Al Calcio Moderno ! Galatasaray,Ali Sami Yen,Metin Oktay,istanbul,Alpaslan Dikmen,Karıncaezmez Şevki,Fatih Terim,Hooligan,Ultras,Hagi,Two and a half Man,Football Supporters Europe,The Big Bang Theory,Çılgın Türkler, Family Guy, Fringe,eBileteHAYIR!
  • Kontakt