Overblog
Edit page Folge diesem Blog Administration + Create my blog
/ / /

Nihayet beklenen karar çıktı ve pazartesi günü CASMS(italya futbol güvenlik komitesi) Napoli taraftarlarının deplasmana gitmesine müsade etti. Bir gün öncesi kulüp bilet satışlarını sabah saat 10:00`da napoli stadının önünde yapılacağını açıklamıştı ve fiyatı 28 avroluk biletler sade kimlik karşılığı satılacağını duyurdu.

Kaptan Cannavaro basın yoluyla tekrar taraftarlara çağrı yaparak pazar günü oynanacak müsabakanın barış ve fair-play çerçevesi içinde geçmesini diledi.


Stada gitmeden önce Curva A ultras oluşumu tarafından bildiriler dağıtılarak Roma'ya gelecek kişilerin tren ve maç biletlerini yanlarında getirmeleri tekrar hatırlatıldı.

Shkoder'akarşı oynanan UEFA kupası grup eleme müsabakasında alınan 5:0`lık galibiyet Napoli taraftarlarının umurunda değildi. Onlar maç boyu"Volare" melodisine göre tasarladıkları "romano ooooh,bastardo oooooh" tezzahüratıyla statdı inletiyorlardı.

Ertesi gün " Gazzeta dello Sport" gazetesi tezzahüratların pazar günü oynanacak roma maçı için endişeli olduğunu manşetten verdi ve güvenlik komitesinin aldığı kararı pek uygun olmadığını vurguladı.

Bizim ise derdimiz başkaydı,hedefmiz Napoli taraftarlarına ayrılan 3600 deplasman biletrinden birisine sahib olmaktı. Ertesi gün erken kalkıp stadın yolunu tuttuk. Saat 09:30`da yaklaşık 500 taraftar San Paolo statdının Curva B önünde toplanmıştı. Bir saat sonra nihayet kapılar açıldı.Tel örgülerlerle çevrili kafesi andıran gişe bölümü kısa süre içinde doluverdi. Demir hendekler arasından slalom geçişi yapan insanlar büyük eziyet çekiyorlardı. Üst üste durduğumuz gişe bölümü hava sıcaklığı arttıkça tam anlamıyla cehenem azabı çekmemize neden oldu. Bazıları büyük rahatsızlık çekiyor,bazılarının gösterdikleri sabır ise gerçekten takdiri hak ediyordu. Nihayet kapılar açıldı, önce 20 kişi polis copları eşliğinde içeri alındı. Aralarında kadınlarda vardı!

Nihayet dört saat bekledikten sonra bizde coplardan nasibimizi alarak gişeye ulaştık. Bilet almak için birkaç kez kimlik kontrolünden geçirildik. O sırada bir kargo şirketinde çalıştığını söyleyen taraftar bize PDA bilgisayarını gösterdi,"bak görüyormusunuz,sırf Napoli için bir sürü işimi bırakıp geldim" Maç biletlerimizi aldıktan şimdi sıra tren bileti almaya geldi.

 

Tren biletimizi aldıktan sonra Curva B Ultras oluşumunun merkezine giderek trenin hareket saatini öğrendik. Bizleri tekrar tren ve maç biletlerimizi unutmamamız için uyardılar. Saat 09:24`de kalkacak İC Plus 520 trenine 1.mevki bilet almak zorunda kaldık çünkü 2. mevki doluydu.

Ve beklenen gün geldi.

 

Pazar saat 08:30 Napoli tren istasyonu meydanı diğer günlerden daha çok hareketli ve kalabalıktı. Bir Ultra grubu bildiri dağıtıyordu,içireği pek iç açıçı değildi acaba savaşa mı gidiyorduk? Yinede ortalık sakindi polisler bile rahat soğukkanlıydılar.

İstasyonun içinde ise gerginlik hat safadaydı. Polis peronları kapatmış ve sade turistlere geçit veriyordu. Bazı taraftarlar biletlerini gösterseler dahi içeri alınmıyorlardı. Biz şanslıydık, kendimizi turist olarak tanıtıp trene bindik. Kısa süre sonra taraftarlarda trene alındı. Diğer yolcuların arasına karıştılar. Bu arada trenin hareket vakti epey gecikmişti. Peron hala hareketliydi, polis sürekli treni boşatıp yeniden düzenleme yapıyordu sebebini bizde anlamadık. Meğer Napoli emmniyeti ile Ultralar arasında gerginlik yaşanmış, olayı anca ertesi gün öğrenebildik.

 

Yolcular sabırsızlamya başladılar, henüz istasyon amirliğinden ne zaman hareket edileceğine dair hiç bir anons yapılmamıştı. Saat 11:15`de kondöktör tursitlerin treni boşaltmasını istedi. Bir yandan turistler treni istemeyrek olsada terk ederken diğer yandan da boşalan vagonlar taraftarlar ile doluyordu. Hepimiz üst üsteydik,sigara yasağı kalkmıştı ve sabırlı bekleme devam ediyordu.

Saat 12:00 de trenin hareket etmeyeceği dedikodusu ortalıkta dolaşmaya başladı. Ama sonra endişelerin gereksiz olduğunu anladık ve yarım saat sonra tren hareket etti. İçerisi ahırdan farkı yoktu her metre kareyi bir kaç kişi bölüşmek zorundaydı. Anlam veremediğimiz ise, yolculuk boyu trenin sürekli gereksiz yerlerde durdurulup bekletilmesiydi. Hatta bir keresinde tünelin içinde durdurulup kilimaların kapatıldı içersi hamamdan farkı kalmamıştı. Birçok kişi nefes almakta zorlandı, maksatları belliydi, eziyet etmek.

Saat 15:12,"Roma Termini" istasyonuna vardık. İnsanlar kendilerini bir anda dışarı attılar. Yolculuğun verdiği eziyetinden öfkeli taraftarlar istasyonu "romano,bastardo" ve "Bruciamo la capitale"(başkenti yakmaya geldik) tezzahüratlarıyla inletiyordu, aralarında meşale yakanlarda oldu.


Dışarıda bizi bekleyen belediye otobüslerine bindirildik. Kapasite sayısı polisin umurunda değildi koyun gibi içeri tıkıldık. Bu arada iphone`lara gelen haberler iyi değildi, aqualini Roma'yı 29.dakikada 1:0 öne geçirmişti. Taraftar çok kızgındı,bundan otobüs şöförüde nasibini alıyordu. Oda intikamını, bir virajda neredeyse devrilme tehlikesi yaşadık.

Stadın önü aynı hayvan mezbağını andırıyordu,1 metre eninde girişlerden 2000 kişi içeri girecekti. Şükür Ultraların yaptığı sağlam organize  kimsenin canın yanmamasını sağladı,herkesi sükunetli olması için büyük çaba sarf ettiler. İçeride ise polisler coplarla bizi bekliyordu,kimlik ve biletlerimiz kimsenin umurunda değildi. Meğer Napoli'de boş yere eziyet çekmiştik. Gişelerden geçer geçmez bize ayrılan tribüne doğru koştuk,52. dakikaydı maçın ikinci yarısı başlamıştı.

Tüm çekilen çileler bir anda yok oldu, şimdi tek hedef takıma beraberliği sağlamaktı. Büyük bir gürültüyle tüğler ürpertici tezzahürat başladı.Maçtan aldığımız ilk görüntü Napoli defans oyuncusu santaroce`nin ikinci sarıdan oyundan atılışı oldu ama bu ne oyuncuları nede taraftarları fazla etkilemedi.Aradan kısa süre sonra Slowak oyuncu Marek Hamşik beraberlik golünü attı. Tribün bir anda bayram havasına büründü çılgınca koptuk.

Maç berabere bitti,yorgunluk çöktü üzerimize. Şöyle etrafa baktım, yaş ortalaması 15 ile 35 arasıydı.Birkaç Kadında vardı aramızda. Güvenlik nedenlerinden dolayı stadı terk etmemize müsade etmediler ve beklemek zorunda kaldık. Allahtan itfaye arabasından su getirildi, başka su yoktu çünkü büfeler çoktan kapanmıştı. İki saat sonra statdın kapıları açıldı tekrar otobüslere bindirildik, bu sefer coplar eşliğinde. 120 kilo ağırlığında bir polis genç taraftarı yakasından tutup ışık direğine vurdu. Fırsat kollayan diğer polisler ağzı burnu kan içinde kalan gencin üzerine çullandılar. Gencecik çocuk koskoca adamlar tarafından acımasızca dövülüyordu "burası napoli değil pis mahluklar" diyerek aşalanarak. Bunca eziyete rağmen  Ultra liderleri soğuk kanlı şekilde etrafı sakinleştirmeye çalışıyorlardı.

Napoliden kısa mesajlar gelmeye başladı telefonlara. Medyada çıkan haberlerede güya trene saldırılmış,turistler dışarı atılmış,trende yarım milyon avro hasar varmış. Roma'da bir Napoli taraftarı bıçaklanmış,mış muş, hepsi yalan.

Stadan tren istasyonuna gelene kadar hiç bir romalı taraftarla karşılaşmadık. Romalıların böyle kalleşlik yapacağı mümkün değildi. Nede olsa Napoli taraftarları bitkinlikten ayakta zor duruyordu onlardan bir zarar gelmeyeceğinin bilincindeydiler.Ultra gruplarının liderleri tekrar taraftarları tren istasyonunda olay çıkarmamaları için sert dille uyardı.


Otobüs hareket etti,en kısa yoldan istasyona gidiyorduk ve yol boyu bir tane Roma taraftarına rastlamadık.Oysa kolay saldırabilirlerdi,sokaklar sakin ve çok az sayıda polis eskort ediyordu otobüsü.Tren istasyonuna vardığımızda büyük bir polis ve medya ordusu tarafından karşilandık. Bazı polisler tehdit savuyordu ama herkes sükunetli liderlerin uyarıları hala kulaklarında çınlayan taraftarlar ses çıkarmadan trene bindiler. Bileti olmayanlar bilet alıyor, bazıları su ve yemek depoluyordu. Aradan tam 13 saat geçmişti,iki tren hareket halinde bizi bekliyordu.İlki 22:30 diğeri 25 dakika sonra perondan ayrıldı.

Yorgun halde kompartımanımıza oturduk,tren restorantından aldığımız sıcak birayı yudumlarken Curva B lideri pasqualeye telefon açtım:

"Selam pasquale,çektiğimiz eziyeti önceden bilseydin yinede gelirmiydin Roma deplasmanına?"

"Doğru söylemek gerekirse,yolculuk berbattı ama içimizdeki dinmek bilmeyen bu arma aşkı her çileye bedel dostum,inan yine her yere giderim gerekirse dünyanın sonuna"

Yukardaki yazı ballesterer dergisinin ekim saysınıdan alıntıdır,ben yazının kısa özetini tercüme ettim,yazının tümünü buradan link okuyabilirsiniz,malum dergi avusturyada çıktığı için almanca.

Diese Seite teilen
Repost0

Blog Içeriği

  • : Blog von Erdal Güngör
  • : Liberta per gli Ultras ! No Al Calcio Moderno ! Galatasaray,Ali Sami Yen,Metin Oktay,istanbul,Alpaslan Dikmen,Karıncaezmez Şevki,Fatih Terim,Hooligan,Ultras,Hagi,Two and a half Man,Football Supporters Europe,The Big Bang Theory,Çılgın Türkler, Family Guy, Fringe,eBileteHAYIR!
  • Kontakt