İstanbul’da doğup büyüyenlerin, sözde “üç büyük” kulüplerden birine gönül vermeleri beklenir, ama bazen öyle olmuyor!
1908’de kurulan, şimdi Amatör kümede onurunla mücadele eden Beykoz Spordan vazgeçmeyen. Yağmur çamur demeden, tüm şartları zorlayıp her türlü zorluklara göğüs geren. Ailesinin rızkından kesen, bazen aylarca galibiyet yüzü görmeyip ilk kazandıkları maçta her şeyi unutup çılgınca kendinden geçen birçok İstanbullu olduğunu biliyor muydunuz?
Ne güzel demişler; “BAŞKA HANGİ SEVGİ YAŞATIR! BİZ SADECE SENİ SEVDİK, GERİSİNE HEP YALAN SÖYLEDİK.....
Futbol aslında o kadar çok temiz spor ki, yazsam satırlara sığmaz, yaşamalısınız!
Futbolun televizyonlara, sponsorlara, para babalarına ihtiyacı yok!
Bir kulüp, bir top. Sahada arması, forması ve kutsal renkleri için canını verecek 22 futbolcu. Ve illaki tribünde onları karşılıksız destekleyen vefakar taraftarları. Başka hiçbir şeye ihtiyacı yok futbolun......
KAHROLSUN endüstriyel futbol!