Overblog
Edit post Folge diesem Blog Administration + Create my blog
18. November 2022 5 18 /11 /November /2022 07:50

Ultra Hareketinin başlangıcına bakarsak 1968 döneminin tribün uzantısı olarak karşımıza çıkıyor. O dönem Kuzey İtalya’nın Torino, Milano, Verona, Livorno gibi endüstrinin yoğun olduğu kentlerde İşçiler ve Üniversite talebelerinden oluşan parlamento dışı siyasi oluşumunun “Lotta Continua (Mücadele devam ediyor) başlattığı doğrudan Demokrasi hareketini tribünlere taşıması. Ve ikinci dünya savaşı sonrasında sinsice kök salmaya başlayan neo liberalizme karşı bir direniştir Ultra hareketi!

Ultralar, Dün ve Bugün-8

Taraftar kültürü ise spor müsabakaları ortaya çıktıktan bu yana hep vardı. Antik Yunan döneminde başlayan ilk olimpiyatlardan tutun Romalıların gladyatör gösterileri, orta Avrupa’nın şövalye turnuvalarına kadar uzanır. “Ultras” tribüne farklı bir boyut getirdi. Megafonla başlayan organize tezahüratlar, pankartlar, dövizler, koreografiler (tifo), meşaleler.

 

Güney Amerika tribünlerinin de katkısını unutmamalıyız! Şili’de düzenlenen 1962 DK ilk kez Brezilyalılar tribünde davul çalmıştır. Konfetiler, galip gelinen maç sonrasında şehir içinde araba turları Arjantin 1978 DK’ da ortaya çıktı. Meksika DK 1986 Meksika dalgası. Arjantin, Şili, Brezilya, Peru tribünlerinde bandolar.

 

 

Tekrar Ultra hareketinin orijin Ülkesinden devam edelim;

 

6 Kasım 1955'te Napoli'de bir başka saha işgali daha yaşandı. Maçın son dakikasında hakemin Bologna lehine verdiği penaltı, Campania taraftarlarının şiddetli tepkisini tetikledi, öyle ki Corriere della Sera'nın manşetinde şu ifadeler yer aldı: Napoli-Bologna maçında yüz yaralı taraftar, biri hastanede olmak üzere on bir yaralı polis, karşılıklı silah sesleri”. O yıllarda günün en sıcak anlarının görüntülerini yayacak televizyon, internet ve sosyal ağlar henüz yoktu ama Walter Molino'nun Domenica del Corriere'deki çizimleri İtalyanları Napoli-Bologna maçındaki isyanların ciddiyetinin farkına vardırdı.

 

Ve yine 16 Kasım 1958'de Verona-Sambenedettese maçını takip eden gazeteler, stadyum dışında polisin birkaç yüz ateşli taraftarı uzaklaştırmak için ciplerle atlıkarıncalarla sert müdahale etmek zorunda kaldığını yazdı. Belki de bu tarihsel evredeki olayların ve saldırganlığın doruk noktalarının çoğunlukla sahadaki sonuçlardan, oyuncuların davranışlarından veya hakem kararlarından kaynaklandığını belirtmek gerekir. Hakem kararlarına tepki vermeyen, şiddet olaylarına bizzat karışmayan, kimseye zarar vermeyen. Ya da polisin tepkisine maruz kalmadığı sürece, stadyumdaki bir taraftarın kendi güvenliği için korkması gereken pek bir şey yoktu.

 

Bu arada futbol dünyasına bir başka trajedi daha damgasını vurdu “Kalabalığın ezdiği çocuk” olarak tarihe girdi. Olay San Siro'da, 30 Kasım 1958'de Milan-Fiorentina maçında yaşandı. Milan stadyumunun kapasitesini çok aşan sayıda biletsiz giren yoğun kalabalık nedeniyle meydana geldi. Dönemin bir gazetesinde olay şöyle anlatılıyor;

 

“Rossoneri taraftarı olan 17 yaşındaki bir çocuk hayatını kaybetti. Adı Giordano Guarisco. Bileti olmamasına rağmen stadyum kapılarından içeri girmeyi başaranların meydana getirdiği kalabalığın yarattığı şiddetli kıskacın altında ezildi. Bunun için Başkan Andrea Rizzoli'nin kulübü, yargılama komisyonunun kararıyla 18.000 liret bir para cezası ödeyecek. Curva Sud'da çıkan kargaşada yaşadığı travma ve aldığı yaralar sonucunda genç Guarisco, takımının elde ettiği zaferin ertesi günü yani 1 Aralık 1958'de hayata veda etti.”...devam edecek

 

 

 

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör

Blog Içeriği

  • : Blog von Erdal Güngör
  • : Liberta per gli Ultras ! No Al Calcio Moderno ! Galatasaray,Ali Sami Yen,Metin Oktay,istanbul,Alpaslan Dikmen,Karıncaezmez Şevki,Fatih Terim,Hooligan,Ultras,Hagi,Two and a half Man,Football Supporters Europe,The Big Bang Theory,Çılgın Türkler, Family Guy, Fringe,eBileteHAYIR!
  • Kontakt