Overblog
Edit post Folge diesem Blog Administration + Create my blog
14. Juli 2018 6 14 /07 /Juli /2018 20:20

Romanı baştan okumak için buradan >>>  http://ultras-istanbul.over-blog.de/pages/Munferit_Bir_Ultras_Roman-1035808.html

 

Söyleşinin Orijinal yazarı; Gian Paolo Rossetti, ilk kez 1980 yılında Oggi Gazetesinde yayınlandı.

 

Yazının aslı www.asromaultras.it sitesinden alıntıdır!

Türkçe çeviri: Erdal Güngör

Telif hakları Erdal Güngör’e aittir, izinsiz başka yerlerde yayınlanamaz!

 

Kaçak

 

Lugano, İsviçre, Kasım 1980

 

Kaçakla randevum saat 17.00’da Piazza Municipio meydanın da buluşacağız. Beni refakat eden Occhio gazetesinden Mario Biasciucci ile kafeterya ’ya giriyoruz. Kaçak kafenin arka kısmında bulunan kuytu köşede bizi bekliyor;

 

  • Nasılsın?
  • Sağ ol, iyi değilim maalesef

İlk bakışta hiçte kaçak gibi görünmüyor, halbuki şu sıralar tüm Avrupa’nın polis teşkilatı onun peşinde.

 

Bahsi geçen ‘Kaçak’ gerçek ismi G.F., AS Romalı Ultra, 28 Ekim 1979 yılı Roma Olimpiyat stadında Başkent derbisinde denizci fişeğini Lazio tribününe ateşleyen, Vincenzo Paparelli’ye isabet ederek öldüren kişi. Üstüne başına bakıyorum, pantolonu yırtılmış, ayakkabıları parçalanmış perişan halde ama yine de çok sakin cool duruşu var.

 

  • Bana bir kahve ısmarlayın size her şeyi anlatayım, kusura bakmayın siz benim misafirimsiniz maalesef cebim de bir kuruş para kalmadı.
  • Tamam sorun etme istediğin kahve olsun

 

Kahvelerimiz geliyor ve söyleşiye başlıyoruz;

 

Soru: Malum kaçaksın gizlenmek zorundasın, hayat şu sıralar senin açından nasıl gidiyor?

 

Cevap: Sürekli tedirgin yaşamak çok zor kimseye güvencim kalmadı, tanıştığım kişilere dikkatle yaklaşıyorum polis olabilirler. Böyle yaşamaktan bıktım, birkaç ay sonra teslim olacağım avukatlarıma bildirdim. Vicdan azabına fazla dayanamıyorum, Paparellinin resmini gazete de gördüğüm günden beri her gece rüyama giriyor. Daha 19 yaşındayım yargılanıp cezamı çektikten sonra yeni hayata başlamak istiyorum.

 

İşin ilginç yanı, söyleşiyi yaptığımız kafe Lugano’da Cafe del Federale olarak bilinir. Bir zamanlar İtalya’dan kaçan Neo faşistlerin buluşma mekânı. Ve tam karşımızda olan masa da Marco Pozzan medya ile ilk söyleşisini yaptı. O zamanlar Mekana takılan müşteriler arasında S.A.M.(Squadre d’Azione Musolini) örgütünün üyeleri bulunurdu.

 

Soru: Bizi bilerek mi bu kafeye getirdin yoksa tesadüf mü?

 

Cevap: Sakin olun arkadaşlar tamamen tesadüf, eskiden faşistlerin mekânı olduğunu bilmiyordum. Ve siyah gömleklilerden (İtalyan faşistlere siyah gömlekli denir) değilim. Siyasetle uğraşmam benim gönül verdiğim renkler Sarı Kırmızıdır.

 

Soru: Tüm olaylardan sonra daha hâlâ gönlün de AS Roma var mı?

 

Cevap: Evet!

 

Soru: Kaçaksın şu sıralar nerede kalıyorsun?

 

Cevap: Kötü yerlerde kalıyorum, köprü altları, terk edilmiş boş evler bazen günlerce aç kaldığım oluyor, bazen günlük işlere girip karın tokluğuna çalışıyorum. Kaçaksan hayat çok zor dostum.

 

Soru: Kimden maddi destek alıyorsun, Paparellinin eşi senin birileri tarafından korunduğunu iddia ediyor aslı var mı?

 

Cevap: Hayır doğru değil, garibanın biriyim kimseden maddi destek almıyorum, koruyanım da yok. Demin söylediğim gibi, ora da bura da kalıyorum günlük işlere giriyorum hatta bazen iş bulamadığım zaman lokanta çöplerine daldığım oluyor.

 

Soru: Nasıl iş buldun?

 

Cevap: Aç olduğumu söyledim iş verdiler

 

Soru: Yakalanmaktan korkmadın mı?

 

Cevap: Kaçtığım günden beri sürekli korkuyla yaşıyorum. İlk kez yakalanma korkusunu hissettiğimde olaydan 10 gün geçmişti. Roma’dan kaçıyordum, trende bir sivil polise rastladım, yan kompartımanda oturuyordu ve polis olduğunu anlatıyordu. Kompartımana gizlice kenardan baktım, gazetede çıkmış resmimi göstererek “ulan şu AS Romalı veledi yakalasam polis kariyeri dinlemem sıkardım kafasına” vb. tehditler savuruyordu. Çok korktum, sonra koltuğuma geçtim tanınmamak için yüzümü bir mecmuayla kapatarak yol boyu uyur taklidi yaptım kalbim ağzıma gelmişti korkudan. Geçen gün yine benzer olay yaşadım az kalsın kalp krizi geçiriyordum. Geçici kullandığım barınak’ a giderken arkamdan biri seslendi, “delikanlı bir saniye” dönüp baktığımda bir jandarma bana koşarak geliyordu. Eyvah dedim şimdi bittim, Allahtan sade sigara yakmak için kibrit istedi.

 

Soru: Eski arkadaşlarınla hala irtibatta mısın, sana destek oluyorlar mı?

 

Cevap: Hayır, hepsi bana sırtını döndü, kimse anneme gidip hâl hatır sormamış, kız arkadaşım da terk etti, kabahat biraz bende olaydan sonra cesaret edip onu arayamadım, neyse canı sağ olsun.

 

Soru: Olay gününden aklında kalanlar?

 

Cevap: Her şey, tribünde çığlıklar, ateşlediğim fişeğin sesi, hepsini hatırlıyorum!

 

Soru: Fişeği nerden buldun?

 

Cevap: Seninki de sorumu dostum nereden bulabilirdim sence, tabii bir dükkândan. Derbiden bir gün önce arkadaşlarla buluştuk satın aldık.

 

Soru: AS Roma taraftarı mı?

 

Cevap: Sade taraftar olarak tanımlamak az, bizim kalbimiz Sarı Kırmızı, Pruzzo(Roberto Pruzzo) tanrımız, Liedholm(Nils Liedholm) peygamberimiz.

 

Soru: Tam olarak ne yaptınız biraz açar mısın?

 

Cevap: Derbi de takımımız nasıl daha iyi destekleriz üzerine plan yaptık

 

Soru: Sonuç?

 

Cevap: Tribünde biraz gürültü olsun istedik maytap alma kararı verdik. Girdiğimiz ilk dükkânda istediklerimizi bulamadık ama ikincisinde istediğimiz her şey vardı. Tezgahtar bize denizci fişeklerini gösterdi tehlikeli olmaz mı sorduğumuzda kesinlikle olmayacağını söyledi. Havaya sıkarsak 50 metre sonra paraşüt açılacak elimizle tutacağımızı söyledi. Aslına bakarsak satıcının kurbanı olduk adam bizim iştahımızı kabarttı üstelik fişeği kullanım hakkında yanlış bilgi verdi, tarif ettiği gibi olsaydı paraşüt açılacak paparelliye isabet etmeyecekti. Hem, kullanma kılavuzu İngilizceydi, dili bilmiyoruz üstelik fişekler ellinde kalmış tarihi geçmiş, 50.000 Lirete üç tane satın aldık.

 

Soru: Parayı nerden buldunuz kulüp mü verdi?

 

Cevap: Kendi paramız aramız da topladık, biz Commando Ultra Curva Sud tayfasındanız kimseden yardım almayız, bağımsızız!

 

Soru: Commando Ultra Curva Sud anlamı ne?

 

Cevap: En ateşli destekçileri

 

Soru: Oluşumun simgesi kuru kafa üzerinde şimşek, bu mu çılgınlık?

 

Cevap: Çılgınlıkla alakası yok bizim amacımız AS Roma kulübüne, armasına her koşulda destek vermek bizi olay çıkaranlarla karıştırmayın arada bir meşale yakarız, sesimiz kısılana kadar tezahürat yapar bağırırız bu suç değil.

 

Soru: Ben senin söylediklerinden eylemlerinizi kulüp desteklediğini çıkarıyorum?

 

Cevap: Hayır, önce dediğim gibi kulüpten yardım almıyorduk bize sade güvenlik elemanlarının kontenjanından bilet verilirdi, bir de malzemelerimiz için depoyu kullanıyorduk.

 

Soru: Depo verdiler siz de fişekleri, can yakıcı aletleri sakladınız, kulüp dolaylı yoldan şiddeti desteklemiş oluyor?

 

Cevap: Sen beni anlamak istemiyorsun, kulübün bizim eylemlerimizle alakası yok. Depoya bayrak pankart yanı sıra fişekte saklıyorduk kulübün haberi olmuyordu. Stada personel kapısından girerdik ve kontrol edilmiyorduk. O gün yine roketleri maçtan iki saat önce personelin kullandığı E kapısından içeri soktum.

 

Soru: Sonra neler oldu?

 

Cevap: Laziolular tribünde sağlam destek veriyordu biz de geri kalmak istemedik. İlk fişeği ben attım, biraz zor ateşlendi elimden kaydı ama yine de havalandı. İkincisini ateşlediğim de etrafı duman almıştı. Sonra baktım bir grup Lazio tribününe doğru koşuyor.

 

Soru: Ölen taraftardan nasıl haberin oldu?  

 

Cevap: Statta anons yapılınca duydum.

 

Soru: Sen ne yaptım duyunca?

 

Cevap: Yerimde kaldım maça baktım, benim ateşlediğim roketin isabet edeceği aklımın ucundan geçmedi. Fakat, maçın ilk yarısının sonlarına doğru yanımda arkadaşların bana tuhaf bakışları bende şüphe uyandırdı, maç biter bitmez stattan hem ayrıldım.

 

Soru: İlk kez öldürücü fişeği ateşlediğini itiraf ediyorsun. Yanlış hatırlamıyorsam geçmişte bir gazeteye mektup yazdın ve olayı inkâr etmiştin?

 

Cevap: O günler kafam çok karışıktı ne yaptığımı bilmiyordum sağlıklı karar veremedim. Amacım kimsenin canını yakmak değildi, hatta stattan çıkınca Ultraların böyle durumlarda yaptığı gibi yüzümü saklamadım. Hayatımda ağır şiddet olaylarına karışmadım arada bir Laziolularla çatışıyorduk. Genelde kavgalardan korkarım küçükken bu yüzden aşağılanırdım mahallede lakabım korkak tavuktu.

 

Soru: Çocukluğundan beri Romanista mıydın?

 

Cevap: Küçükken Juventusu tutardım hep şampiyon olurlardı, sonra AS Roma’yı keşfettim. İlk kez ablam beni Roma maçına götürmüştü 8 yaşındaydım. 13 yaşında okulu bıraktım işe başladım, ilk maaşımla efsane güney tribününden kombinemi satın aldım.

 

Soru: Gelelim kaçışına biraz anlat?

 

Cevap: Anlatacak pek fazla şey yok, statta sonuna kadar kalan arkadaşlar polisin beni cinayetten dolayı aradığını söylediler. Evde annemi telefonla aradım akşam eve gelmeyeceğimi, Pescara’ya gideceğimi söyledim.

 

Soru: Bu kadar mı konuştun annenle?

 

Cevap: Olayı anlatsaydım zavallım bayılır yere yığılırdı, kalbini kırmak istemedim

 

Soru: Kaçarken yanın da ne kadar para vardı?

 

Cevap: 200.000 Liret, o akşam bir arkadaşın yanında kaldım ertesi gün yola koyuldum. Şehir, şehir dolaştım, bazen trenle bazen otostop yaptım.

 

Soru: Peki, şimdi günlerini nasıl geçiriyorsun?

 

Cevap: Fırsat buldukça çalışıyorum, akşamları dışarı çıkmıyorum sinema vb. mekanlara kimlik kontrolü korkusundan gitmiyorum.

 

Soru: Annen ve Babanla görüştün mü?

 

Cevap: Üzgünüm, hayır görüşemedik. Eve maddi katkım oluyordu çalıştığım haftalığımı anneme veriyordum babam işsizdi devletten az miktar işsizlik maaşı alıyordu oda yetmiyordu.

 

Soru: Gerçekten annene kazandığın tüm haftalığını mı veriyordun?

 

Cevap: Evet, arkadaşlar bana çingene derdi yeni kıyafetlerimi giymezdim eskiler ile gezerdim.

 

Soru: Tekrar maç seyrettin mi?

 

Cevap: Hayır, çekiniyorum hislerime hâkim olamam ama bir gün tüm bunları atlattıktan sonra mutlaka stada gideceğim, belki güney tribüne girmem.

 

Soru: Yaptıklarına pişman mısın?

 

Cevap: Tabii pişmanım, bir fişek yüzünden hayatım mahvoldu.

 

Soru: Aslında hayatın çok önceden mahvolmuştu geçmişte suç işlemiş polislik olmuşsun?

 

Cevap: Hangi suçları işlemişim? Hırsızlıktan 4 sene verdiler üzerimde bir kuruş para yoktu, ufakken bir çalıntı arabanın içinde buldular ama çalıntı olduğundan haberim yoktu serbest bıraktılar.

 

Soru: Teslim olunca ne yapacaksın?

 

Cevap: Paparellinin eşine ve çocuklarına mektup yazıp özür dileyeceğim.

 

Soru: Seni affedeceklerine inanıyor musun?

 

Cevap: Zavallı adam öldü bende zavallı biriyim, hayatım boyu vicdan azabınla yaşayacağım.

 

Soru: Hapishaneye girmekten korkuyor musun?

 

Cevap: Hayır girmekten korkmuyorum daha çok hapisten çıkmaktan korkuyorum. Laziolular bu vahim olayı cezasız bırakmazlar ve bir gün faturayı bana ödetirler.

 

Söyleşimiz bitti, gitmeden önce G.F. ayakkabıların tozlarını siliyor, “Seninle Roma’da görüşürüz dostum, son Tango ’ya hazırlan”……..devam edecek.

 

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör

Blog Içeriği

  • : Blog von Erdal Güngör
  • : Liberta per gli Ultras ! No Al Calcio Moderno ! Galatasaray,Ali Sami Yen,Metin Oktay,istanbul,Alpaslan Dikmen,Karıncaezmez Şevki,Fatih Terim,Hooligan,Ultras,Hagi,Two and a half Man,Football Supporters Europe,The Big Bang Theory,Çılgın Türkler, Family Guy, Fringe,eBileteHAYIR!
  • Kontakt