Türkçe Futbolun ruhu anlamına geliyor,gerçekten futbolun ruhu olabilirmi? Detmar Crammer'e göre böyle şeyler hokkabazlığa giriyor,doğruyu söylemek gerekirse futbolun içine ilahiyat konuları katmamak lazım.Peki bu ruh nasıl bir şey? 2000 yılından bu yana aranıyor,bir ara 14 mayıs 2006 yılında uğradı,en son geçen sezon kısa süre gözüktü.Baktı ona sade lazım olunduğu zaman çağrılıyor bir dahada uğramamak için süresiz ortadan kayboldu.Geri dönermi? faili meçhul cinayetlerine biri daha eklendi.
Herkes 2000 yılı ruhunu arıyor,bende 1970,1980 ve birazda 1990 yıllarının ruhunu arıyorum,çünkü 2000 yılı ruhunun temelini oluşturuyordu. O yıllarda futbolu seviyorduk,ama şimdi ülkemizin futbolunu sevmiyoruz.Bizim için futbol transfer dönemlerinde manşetleri süsleyen bomba hayal haberler,çakma yabancı oyuncuları havaalanlarında omuzlamak,çarpım tablosuna benzeyen taktikler üretmek ve en çok sevdiğimizde saatlerce hakem hataları tartışmak,yetmezmiş gibi birde saatlerce televizyonda aynı tartışmaları izlemek.Gerçek futbol bizim için avrupanın dört liginde oynanıyor,ispanya,italya,ingiltere ve almanya.Bu liglerde olan kaliteyi,tribünlerdeki çoşkuyu kendi ülkemizde göremediğimiz için hayallere kapılıyoruz.Benzerini Türkiyede yapmaya kaktığımızda yüzümüze gözümüze bulaştırıyoruz,bunun sepebide bir zamanlar insanlarda olan futbol tutkusunun el birliğiyle yok edilmesi ve bizde buna müsade ettmemiz.Galatasarayın kazandığı UEFA ve Süper kupa başarısının altında kalmamak için başarısızlıkları modern tesisler inşaa edip futbolda ne varsa pazarlayarak kapatılmaya çalışıldı,para ligine girmenin başarısı sportif başarısızlığı ortadan kaldırmaz kendi taraftarını daha çok beklenti içine atar ve camiayı baskı altına alır.Sonra ne oldu? diğer kulüplerinde bu örneği baz almasıyla,milyonların sevgilisi futbol oyundan daha ziyade medyanın bol reytingli eğlencesi olmaya başladı.
Futbolda başarı sırf para değildir çünkü futbol bir spordur ve sporda insanın kendi yeteneklerini sergilemesi fiziksel gücünü başka sporcular ile yarışıp ölçmesidir.İster profesyonel olsun yada amatör,her futbolcu,futbolu sevmeli çünkü onlar sahaya çıktıklarında tirbünlere yeteneklerini gösterip takımlarının kazanması için canla yürekle mücadele etmelidirler.Her maçı kazanacaksın diye kayide yok elbette mağlup bitirebilirsin ama futbolcu "maçı nasıl olsa kaybetim" diyip oyundan kopmamalı.Dün tanerin 5. golünü playstation'de bile kolaylıkla atamazsınız,geçen hafta Hoffenheim-Leverkusen maçını seyredenler olmuştur buradada bahsetmiştim,kendi sahalarında 1:4 gerideler ama yinede oyundan kopmadılar sanki maçı her an çevireceklermiş gibi son saniyeye kadar mücadele verdiler.Türkiyede son haftalarda seyretiğimiz maçlarda aynı mücadeleyi,hırsı görebildikmi? HAYIR ! "Nasıl olsa maaşım işliyor" mantığında olan,maç seçen,uyur gezen futbolcular,diğer yandan futbol tutkusunu yitirmiş taraftar kitlelerini çileden çıkardılar,işte tüm bu olanlar futbolun içindeki ruhu bir anda yok eder.Futbolun ruhunu onun içinde olan aktörler oluşturur ve ortaya çıkarır,bunlar başta Kulüpler,Taraftarlar ve Futbolculardır,ondan sonra görsel medya ve basın gelir,Şayet bunlar işlerine el birliğiye canla yürekle sarılmıyorsa futbolda ruh aramak samanda toplu iğne aramak gibi olur.
Bugün Galatasaray da radikal kararlar alınıyor,bazılarının kellesi kopacağı belli ama ben şöyle kararlarında alınmasını bekliyorum.
1. Yabancı ülkelerden transfer edilen Teknik Direktörler ve Oyuncuların 3 ay içinde Türkçe öğrenmeleri şart koşulması ! Örnekleri mevcut,misal İtalya ve İspanya.Eto'o zamanında Barcelonanın katalunca diline özen göstermediği için ucuz yırtmıştı,meğerse kontratının maddelerinden birisiymiş,aynısı Ülkemizde uygulanmalı.
2. Türkiyede gelir şartlarını göz önünde bulundurarak bilet fiyatları makul biçimde düşürlmelidir ! aksi taktırde ilerki haftalarda seyirci kaybı yaşanacağı açıkca ortada.Bilet fiyatlarının düşmesiyle maç seçen seyircilerden daha ziyade gerçek Taraftarların statlara çekilmesi sağlanacaktır.
Taraftarlarda artık kendilerini değiştirmelerinin zamanı geldi geçiyor.Tribünlere gelenler her şeyden önce kayıtsız şartsız,tüm başarıları bir kenrara bırakarak canla yürekle takımlarını desteklemelidir ve en önemlisi oyunu sevmelisiniz Kardeşlerim eğer oyundan zevk almıyorsanız,sırf "ben kapalıda filanca abiyle sette davul çaldım vs." için stada gidiyorsanız boş yere para harcıyorsunuz.Yaklaşık 80 yıldan öte gelen tribün kültürümüz var hiç uzaklara gitmemize gerek yok.Evet ULTRAS çok önemli bir şey ama onu harfiyen uygulamalı,türkiyede Ultras mentalitesi malesef oluşmadı,bir zamanlar yartılmak istendi ama ne yazıkki şahsi konulardan dolayı rafa kaldırıldı.Ultras'a gelmeden önce takım nasıl desteklenir için formul aranıyorsa Karıncaezmez Şevkinin geçmişine bir göz atın derim.Hep anlatırlar,hani takım atağa kalkınca saha kenarında,elinde kocaman bayrağıyla oda atağa kalkarmış,yada manifestoya bakalım ne yazıyor ;
"Futbolsever Taraftarlar,bu oyunun vaz geçilmez ve kurucu unsurlarından biridir.Futbolsever Taraftarlar,sade seyretmez,faaliyetleriyle bu oyunun renklenmesini,dengelerin değişmesine ve popülerliğinin artarak devam etmesine katkıda bulunur.Futbolsever Taraftarların,bu oyunla ilgili talepleri,istekleri,deüşünceleri ve projeleri vardır.Bütün bunları doğrudan dile getirdiği yer,doldurduğu Tribünlerdir.Futbolsever Taraftar,kendisinin bu oyunda sadece bir seyirci yada olay çıkaran rahatsız edici unsur olarak gösterilemsine şiddetle karşı çıkar. Dolayısıyla Tribünleri dolduranlar,oraya sadece o oyunu seyretmek için gelenler değil,tıpkı futbolcular gibi,hakemler gibi veya kameramanlar gibi,OYNANAN OYUNU OLUŞTURAN,KURAN belirleyici bir unsurdur. !!!"
Daha fazla söze gerek yok sanırım,90 dakika gazel okumak yerine maçın ilk saniyesinden son saniyesine kadar takımla hareket edilmelidir onları yönledirmelidir,12 adamın görevi takıma ekstra güç ve motivasyon vermesidir,bunlar yerine getirildimi işte ozaman beklenen RUH kendiliğinden gelir...
Erdal Güngör