Overblog
Edit post Folge diesem Blog Administration + Create my blog
9. Juni 2012 6 09 /06 /Juni /2012 19:16

(Romanı baştan takip için buradan >>> Münferit, Bir Ultras Romanı)

 

Nar kırmızı cehennem


“Sweet Bar” Toro Ultralarının buluştuğu meşhur mekân, aslında tüm semtin maç öncesi toplandığı yer doğrusu bir Halkevi.


Filadelfia stadı, efsane Toro takımının büyük zaferler kazandığı mabet, şimdi bir harabe. Bir zamanlar trompet eşliğinde kaptan Valentino formasının kollarını sıvayıp takım arkadaşlarıyla sahaya çıktığı, tıka basa dolu tribünlerin çılgınca tezahüratları altında rakiplerin diz bağları çözüldüğü er meydanı.


Hatıralar, hepsi barın terleyen camlarında, içki kadehine dalan yaşla dolu buğulu gözlerde saklı.


Her maç günü Sweet Bar’da anılar tazelenir. Yaşlısı, genci, kadını, erkeği bir araya gelir. Ve her seferinde sanki ilk defa duyar gibi heyecanla dinlenir eskilerin anıları. Anılardan başka gerçek kalmamıştır değerlerin parayla biçildiği yalan dünya’da. Çünkü Toro onlar için bir dindir, tarif edilemeyen inanç. Toro her şeyden önce gelir, hepsinin üstündedir,  güncel hayattan, dertlerden, sıkıntılardan, faturalardan kaçıp, kalbi kırılan çocuğun teselli aradığı şefkat dolu bir ana kucağı kadar sıcaktır Toro.


Hatıralar duvarda asılıdır. Ölümsüzleşen, ebediyete kavuşan,  zamanında dünya servetini elinin tersiyle geri itmiş daima armaya sadık kalan aziz kahramanlar. Her gol sonrası tribüne koşup çocuklar gibi sevinmek, sırf bu duygudan vazgeçemeyip kulübe bağlı kalan efsaneler. Onlar ki asla Juventus, Milan forması giymediler ve kutsal nar kırmızı forma içinde kalplere gömüldüler. Futbolu bıraksalar dahi, ister menajerlik veya bir başka takıma Teknik direktörlük yapsınlar ya da televizyonda yorumcu olsalar daima resimleri duvarda asılı kalacak. Mitoloji tanrılarının arasında yerlerini almış kutsal kahramanlar.


Yeşil çimlerin aziz kahramanları, her defasında kambur juventusluları sahaya gömenler. Sade ezeli rakibe karşı alınan galibiyet değil, aşağılayıp tüm dünya’ya rezil ettikten sonra rahat ederlerdi. Daracık çubuklu formaları içinde kamburları çıkmış ayakta zor dik duran adi mahlûklara sade aziz kahramanlar meydan okudu ve her karşılaşmada büyük hezimete uğrattılar. Hele o çıldıran tribün, LA MARATONA. Ne zaman duvara bakınca hatıralar canlanır, herkesin boğazı düğümlenir ve dualar yollanır aziz kahramanlara.


Kahramanlar sonsuza kadar duvarda asılı kalacak, onlar tükenmeyen ümitler. Sportif açıdan kötü günler yaşansa da. Kahramanlar değişen dünyanın kanıtı, değişen mevsimler, insanlar, hayat gibi. Ama her şey değişse de Kahramanlar asla değişmeyecek.


Duvarın karşı bölümünde Taraftarın tarihi; Ultras Granata 1969.


1970’li yıllarının iri taneli fotoğrafları vardır, el yapımı, yamuk harflerle çizili pankartlara benzer. Hani Kızıl Ordu tarafından kaçırılan Aldo Moronun o bitkin hali, hayatta olduğunu kanıtlayan elinde tuttuğu Stampa gazetesi, birde devrimcilerin boğazına astıkları bildiri ile çekilen resimleri hatırlatır.


Derbi günleri Torino kentinde yapılan kortejler, geceleri diskoteklerde juvetuslu avlarken, Daniele Segre den Ragazzi di Stadio. Eski Ultralar: Joe, Margaro, Strega, Checco, Valerio G, Carlo P, Carmelo, ve niceleri.


Bergamo deplasmanında çekilen fotoğraflar, dört bir yanı kuşatılmış tribünü yarıp düşmanla girilen amansız çatışma. Bologna’da taşlanan otobüs ve sonrasında Floransalı dostlarla birlikte, aralarında efsane tribün lideri Pompa ile düşmanı kovalayıp kendi mıntıkasında perişan etmek. Ardından camsız otobüsün içinde Torina’ya geri dönüş, aylardan Ocak, 70’li yılların kara kışı.


San Siro resimleri, BoysSan grubunun tezahüratlarında Superga ölülerine yaptığı saygısızlığı, tüm stadı turlayıp kendi mabetlerinde perişan etmişlerdi. Derbi maçlarında çekilen fotoğraflar. Siyah beyaz boyalı tabutlar, beyaz balonlardan yapılmış tavşan figürleri. Onların yanında duvarın büyük bölümünü süsleyen, tıka basa dolu Maraton tribününde yapılan koreografiler, nar kırmızı bayraklar. Avrupa kupa gecelerinde yıldız gibi parıldayan meşaleler.


Avrupa deplasmanları o yıllarda bir başka olurdu. Yurtdışına gittiğin ülkelerde makineli tüfekli askerler tarafından karşılanırdın, bir avuç ürkmüş kuzu gibi kurtlar sofrasında etrafın kuşatılmıştı. Korkudan onlardan önce sen saldırırsın üzerlerine; Almanı, Hollandalısı, Yunanını dağıtır efsaneleşirsin.


Koreografiler, çatışmalar, ölümün aramızdan alıp götürdüğü arkadaşlarımız can dostlarımız. Eski gazetelerden kesilmiş resimler,  karınca sürüsünü andıran çıldırmış topluluğun düşmana saldırısı. Bir diğer resimde sofra örtüsünden yapılan pankart. Bir başka resimde 2001 senesinden, Cenova deplasmanı. Sampdoria Ultralarını ezip geçip güney tribününe kadar kovalamalar. Floransa Ultraları ile olan sıkı dostlukları, et tırnak gibi. Hepsi duvarda asılı, sevgiyle, nefretle dolu bir Hall of Fame.


Ve günümüzün acı gerçekler, anıların acılara dönüştüğü nokta. Dinlemek istersen hafta ortası Sweet Bar’a gel birkaç bardak bira, yanına birde cigara eşliğinde T. ile acı gerçekleri tartış, eski hikâyeleri dinle. Kim gerçek Ultra, kim değil, bu çöküşü durduracak formüller ara.


Duvarda bir makalede yazdığı gibi;


“Güneş tepelerin arakasında batıyor, krizin ortasındayız bir dönem sona eriyor. Para, oyunu bozan, bulandıran, tüketen, yayıncı kuruluşlar, kulüplerin ve polisin bize karşı açtığı savaş, Futbol federasyonu, polis işkencesi, şike skandalları. Ama bu savaş bize dostumuzu düşmanımızı gösterdi, artık kimse arma için deplasmana gitmiyor. Hepsi gösteriş, geçici bir moda akımı, keşke hemen sona erse bizde kurtulsak.” …devam edecek

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör

Blog Içeriği

  • : Blog von Erdal Güngör
  • : Liberta per gli Ultras ! No Al Calcio Moderno ! Galatasaray,Ali Sami Yen,Metin Oktay,istanbul,Alpaslan Dikmen,Karıncaezmez Şevki,Fatih Terim,Hooligan,Ultras,Hagi,Two and a half Man,Football Supporters Europe,The Big Bang Theory,Çılgın Türkler, Family Guy, Fringe,eBileteHAYIR!
  • Kontakt