Overblog
Edit post Folge diesem Blog Administration + Create my blog
10. Mai 2012 4 10 /05 /Mai /2012 17:29

Romanı baştan takip için buradan >>> Münferit, Bir Ultras Romanı

 

Gaza Şeridi Vol.4


Sessice evden dışarıya çıkıp meydanın ortasına doğru yürüdü. Daha birkaç dakika önce durduğu yerde büyük çapta bir çatışma oluyordu. Yerde hala izleri vardı. Kopmuş kemerler, kırık bayrak sopaları, kurumuş kan izleri, kaçarken bırakılan bıçaklar, ayakkabılar. Etraf polisin sıktığı göz yaşartıcı bombalarından kalan sisle kaplıydı, yağmur ise hiç dinmeden yağıyordu.


Sisten önünü görmekte zorlanıyordu, tek isteği şu lanet olası cehennemden kurtulup ilk trenle evine gitmekti. Fazla oylanamadan yola koyuldu, dikkatli olmalıydı, polis saklanan Ultraların peşindeydi yakalanmadan bir an önce istasyona ulaşmalıydı.


Sokak lambalarını yakmışlardı oysa henüz öğlen üstü saat üçtü, loş bir karanlık çökmüştü şehre. Kimsenin şüphesini çekmeden dikkatlice dar caddenin kaldırımında yürüyordu. Bu arada yoldan geçen yayaların radyolarına kulak kabartıyordu, Fl….nsa erken golle öne geçmişti, şu lanet olası Pazar günü aldığı tek sevindirici haberdi. Karşıdan gelen polis arabası onu tekrar gerçek dünya’ya geri döndürdü. Arabayı çevik kuvvet eskort ediyordu, yavaşça ilerleyerek kenar mahallere saklanan Ultraları arıyorlardı.


Saklanmak için bir apartman boşluğuna sığındı, polisler coplarıyla duvarlara vurarak onun tarafına doğru geliyorlardı, lacivert üniformalarıyla aynı kontrgerilla militanlarına benziyorlardı, devletin maaşlı kabadayıları. Yanından geçerken nefesini tutu, yapacağı ufak bir hata onu ele verebilirdi.


Bugün şanslı günüydü, polisler onu fark etmeden yanından geçip gittiler. Ortalığın yatışması için bir süre daha bekledi, sonra avludan çıkıp hızlı adımlarla otobüs durağına gitti.


Durağın kulübesinin arka kısmına gizlendi, burada yaklaşık yarım saat otobüsü bekledi hayret ülkenin her yerinde Pazar günleri geciken otobüs vaktinde gelmişti.  Bilet aldı sonra boş bir kanepeye attı kendini, fena halde yorgundu ve acıkmıştı. İstasyona geldiğinde ilk büfeye koşup ne kadar çörek varsa satın alıp koca fincan kahveyle yeme hayalleri kuruyordu.


İstasyon kalabalıktı, büfeden çöreklerini alıp bilet kuyruğuna girdi, gişede ön sırada bekleyen yolcu maçı dinliyordu, Fl…nsa ikinci golü atmıştı ama hala arkadaşlarından bir haber yoktu. Telefonlarına kimse cevap vermiyordu, tutukluydular ama yinede her mahkûm bir kere telefon etme hakkına sahipti.


Trenin gelmesine zaman vardı, vakit geçirmek için istasyonun alt kısmına indi. Duvarlar müthiş çizilmiş grafitilerle doluydu, bazı yerlere kâğıt ilan yapıştırılmıştı, diğer tarafta birileri kız arkadaşını aşkı ilan ediyordu, bir köşede şehre gelen Ultraların yazıları vardı. Manifestolar, deklarasyonlar, tehditler;


“CUMARTESİ MAÇLARINA HAYIR, FUTBOL KATİLİ PARALI KANALLAR, KATİL POLİS, A.C.A.B., LACİVERT UNİFORMALILARDAN NEFRET EDİYORUZ, MENTALITA ULTRAS”


Bu alt geçit aynı sanat galerisiydi, duvarda her bir yazı dışarıdan bakan halkı Ultra hareketine katılmasına çağırıyordu. Sade Pazar günleri hergelelik yapmaya gelenlerin isyanı değildi bu yazılar. Birisinde demokrasiden ve sivil haklardan bahsediliyordu, toplu yürüyüş, fikir özgürlüğü gibi konular sade Ultraları değil tüm halkı ilgilendiriyord.


Duvarın bir köşesinde yeni inşa edilecek stadın spor tesisinden daha çok alışveriş merkezi olacağını vurguluyordu. Bir başka köşede ezeli rakiplerin tribün liderine özgürlük çağrısı yapılmıştı, “BOCIA SERBEST BIRAKIN.” Hiçbir suç işlemediği halde bir terör örgütü mensubu gibi yaka paça tutup içeri atılmıştı. Her çatışmada delikanlıca dik durmuş, kurallara uygun şekilde dövüşmüş dürüst bir liderdi. Farklı renklere gönül verilse de herkesin davası aynıydı, bunlar sonuna kadar dayanışma içinde olan gerçek Ultralardı.


Alt geçitin duvarlarındaki sloganlara katılıyordu, zaten şimdiye kadar fikri değişmemişti fakat uzun zaman Münferit takılması farklı düşünmesinde de önemli rolü vardı. Grup oluşumuna sonuna kadar inanıyordu, nasıl olsa her şey grubun içinde başlamıştı eylemler, birlikte girilen çatışmalar. Dostluk, birlik ve beraberlik, dayanışma, sadakatlik bir zamanlar grupların özelliğiydi. Şimdi daha çok bir organize suç örgütü gibi ya da aşirete benzer hale bürünmüşlerdi ve bu durum onu rahatsız ediyordu.


Artık günümüzde süper tribün grupları tamamen medyatik ve marjinalleşmiş kapitalist sistemin kuklaları olmuşlar. Şimdi çoğu marka ve ürünleri, direniş ve davayı savunmaktan daha üstün tutuyor. Geçmişte böyle değildi, sınırlı grup ürünü üretiliyordu ve maliyet fiyatına grup üyelerine satılıyordu. Bazen biraz pahalıya veriyorlardı ama oradan gelen parayı uzak deplasmanlara ayırıyorlardı ya da dost Ultralar şehre geldiğinde onları ağırlamak için kullanıyorlardı.


Eskiden büyük Hayalleri vardı, bir sürü formüller bulup sunmuştu. Tüm Ultralar birleşerek bir tribün birliği kurma fikrini ortaya atmıştı. Böyle bir oluşumla ortak sorunlarını çözmeyi düşünmüştü. Devlet baskısı üzerine gidilecekti, polisin gereksiz yere uyguladığı şiddete karşı yasal yollardan savaşacaklardı. Kulüplere baskı uygulayarak bilet fiyatlarını ucuzlatmalarını sağlayacaklardı. Buda futbola kara para akıtan şifreli kanallar tribünleri kendi istedikleri şekle sokamayacaklardı. Böylece bazı büyük kulüplere kimse kolaylıkla kıyak yapamayacaktı.


Ve en önemlisi, bu birlikle gruptan ayrı takılan, rakip grup üyelerine sinsice tuzak kurarak “Mentalita Ultra” kurallarına zarar veren, gereksiz yere olay çıkaran sahipsiz köpekleri ortadan yok edeceklerdi, ama hiçbiri geçekleşmedi…..devam edecek.

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör

Blog Içeriği

  • : Blog von Erdal Güngör
  • : Liberta per gli Ultras ! No Al Calcio Moderno ! Galatasaray,Ali Sami Yen,Metin Oktay,istanbul,Alpaslan Dikmen,Karıncaezmez Şevki,Fatih Terim,Hooligan,Ultras,Hagi,Two and a half Man,Football Supporters Europe,The Big Bang Theory,Çılgın Türkler, Family Guy, Fringe,eBileteHAYIR!
  • Kontakt