Overblog
Edit post Folge diesem Blog Administration + Create my blog
1. April 2012 7 01 /04 /April /2012 09:30

Ayinler

 

Her Pazar yapılan ayinin sonunda aynı seremoni tekrarlanır.

 

Trenle deplasmana gidiyorsan en geç 2 saat önce istasyonda olmalısın. Bu mümkün değil, her defasında geç kalanlar vardır, geceyi yeni bitirenler sallana, sallana istasyona gelirler. Elleri titrer, ayakta zor dururlar ve başlar hepsi sigara ya da toz otlanmaya. Bazıları yolsuzdur para dilenir sonra herkes bir orta koy yapıp garibanlara para toplar.

 

Sabahın köründe istasyonda davar sürüsünü kontrol etmekle görevlendirilen polislerin suratlarından gerginlikleri uzaktan belli olur.  Can sıkıntısından coplarını çevirerek, sinsice miğferlerinin içinden yüzüne pis, pis sırıtırlar, her lanet olası pazar aynı şeyleri yaşarsın.

 

Trenle deplasmana gitmek berbattır, sakın lüks yolculuk sanma. Herkes üst üste yatar, 8 kişilik kompartımanı 18 kişi bölüşür. Köpek öldürenle karışık esrar içmekten vücudun öyle bir uyuşur ki, trenden inerken kendini yeni ameliyattan çıkmış hasta gibi hissedersin.

 

Yolculuk esnasında geyik gırladır, geçmişte yaşanan mevzular tazelenir ertesi günkü rakibe hazırlık yapılır. Trenin her durduğu istasyonda, hele birde düşman şehirse şayet,  pencereyi açar peronda bekleyen yolculara basılır küfür.  Garda bekleyen güzel kadına laf atarsın ya da sevgili çiftler romantizme dalmıştır trenden gelen gürültüler üzerine kâbus görmüş gibi pembe rüyalarından uyanırlar. Bazı istasyonlarda yolcuları koruma amaçlı özel güvenlik güçleri siper oluşturur, eline geçirdiğini fırlatırsın üzerlerine.

 

D. o gün tek başına yola çıkmıştı artık sürünün bir parçası değildi. Yaşı kırka dayanmış, içi öfkeyle dolu münferit sıradan bir adam. Yolculuğu sıkıcıydı, vardığı yerde diğerleri ile birleşip stada gideceklerdi.

 

A. P.  ve G’ de o sabah erken kalktılar, ortalık hala karanlıktı. P., C.’ nin evinde kalıyordu.

 

Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun damlaları pencereye değil sanki beyninin içine vuruyordu. Hala sarhoştu bir anda toparlanmalıydı birazdan arkadaşları gelecek yola çıkacaklardı. Demeye kalmadı o sırada dışarıdan korna sesleri duydu, tam üç kez.

 

Avazı çıktığı kadar bastı küfürü, tam üç kez;

 

“am… k…..m çocukları gece yarısı ulan millet uyanacak”

 

Onun bağırmasına komşunun köpeği başladı havlamaya, tam üç kez.

 

P. ceketini alıp kapının önüne çıktı ama ayakta zor duruyordu, karşı kaldırımda çalışır halde bekleyen mor renkli twingo kilometrelerce uzaktaydı. Birileri bağırıyordu arabanın içinden, bunlar A. ve G. olmalıydı;

 

“ hadi koçum hadi geç kaldık çabuk ol”

 

“patlama lan geldim”

 

 G. arka kanepede kıvrılmış uyuyordu.

 

“Buna ne oldu böyle, komaya girmiş?”

 

“Dün akşam çok geç oldu be”

 

“D. ‘ye telefon açtın mı?”

 

“O saat 7’de trenle gelecek, stadın önünde buluşacağız”

 

“hadi o zaman niye bekliyoruz?”

 

A. twingonun gaz pedalını dibine kadar bastı, ıslak asfaltın üstünde kızak gibi kayıyordu ufak araba. Yağmurun şiddeti gittikçe artmıştı, P.’ nin kafası hala bulanıktı. Öyle ki bir ara arabada değil de, kendini fırtınaya kapılmış balık teknesi içinde sandı.

 

“yavaş lan, tek parça varalım”

 

Bu P.’ nin A.’ya son sözü oldu, düşman şehre kadar tek kelime konuşmadılar.

 

P. bir sigara yaktı buharlı araba camından daldı uzaklara, yüzyılın bitmesine 2 ay kalmıştı ve onlar belki bugün biten milenyumun son kahramanları olacaklardı, ölü ya da diri ne fark eder ki.

 

All Cops Are Bastards 1926

 

Her Pazar stadın önünde buluşurlardı, artık tribün ile pek bağlantıları kalmamıştı. Sırf beraber olmak için bir araya geliyorlardı. Bir zamanlar ,10 metre uzunluğunda, mor renkli bir bez parçasının arkasında gururla temsil ettikleri Kulüplerinden geriye hiçbir şey kalmamıştı. Sürüden ayrılmışlardı, farklı tribünlere gidiyorlardı, seyircilerin arasında, anonim. Fakat tribünü bilenler agresif duruşlarından onları yinede tanıyordu. Artık kendi kafalarına göre takılıyorlardı, ön cephede durmaktan bıkmışlardı. Bir zamanlar koydukları büyük hedefler hüsrana dönmüştü. Şimdi kalabalığın içinde sıradan biriydiler, masum görünüp tanınmadan düşmana en büyük zararı vermekti amaçları. İşte bunlar ACAB 1926 grubuydu….devam edecek. 

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör

Blog Içeriği

  • : Blog von Erdal Güngör
  • : Liberta per gli Ultras ! No Al Calcio Moderno ! Galatasaray,Ali Sami Yen,Metin Oktay,istanbul,Alpaslan Dikmen,Karıncaezmez Şevki,Fatih Terim,Hooligan,Ultras,Hagi,Two and a half Man,Football Supporters Europe,The Big Bang Theory,Çılgın Türkler, Family Guy, Fringe,eBileteHAYIR!
  • Kontakt