Overblog
Edit post Folge diesem Blog Administration + Create my blog
17. April 2012 2 17 /04 /April /2012 10:18

Gazze şeridi Vol.2


Henüz öğlen saat 12.00’di bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Tanrı bugünü özel olarak seçmiş kentin üzerinde kara bulutları biriktirip gökyüzünü yarmış yere taş yağdırıyordu. Bir diğer tarafta gerçekten taşlar havada uçuşuyordu, Br..cia Ultraları ile Fl…..a Ultraları arasında sert bir meydan muharebesi başlamıştı.

O ise tüm bu olanlardan habersiz düşman şehrin sokaklarında dolaşıyordu, bir yolunu bulup arkadaşlarının beklediği lokantaya ulaşmalıydı.

                                                     ***

Meydanın ortasında süren çatışmanın sesleri lokantanın içine kadar duyuluyordu, hatta fırlatılan taşlardan bazıları kapıya kadar ulaşmıştı. Tayfanın fazla beklemekten canı sıkılmıştı, taşların hesabını sormak için bir an dışarı çıkıp kapışmak istiyorlardı ama onu bekleyeceklerini söz vermişlerdi bir kere.


Lokantanın içine sessizlik çöktü, fırtına öncesi sessizlik.


                                                     ***                                                                  

Düşman Ultralarına iyice yaklaşmıştı tam arkalarında duruyordu, arada sade 20 metre mesafe vardı. Gördüklerine biraz şaşırdı, arka cepheden bakınca onlardan bir farkları yoktu, birbirlerine çok benziyorlardı. Hepsi polis barikatının önüne asker gibi dizilmiş, ellerinde kemerler, sopalar, levyelerle,  her an karşı tarafla sıcak temasa geçmeye hazır bekliyorlardı. Kimileri militana benziyordu, kimileri ellerinde çapalarla tarladan dönen çiftçilere. Bazıları yüzlerini takım renklerini içeren atkılarıyla kapamıştı, bazıları ise polarlarının kapüşonlarını çekmiş hep bir ağızdan rakibe karşı aşağılayıcı tezahüratlar bağırıyordu. Bu arada polis barikatını zorlayarak heyecanla bekledikleri çatışmanın bir an başlaması için zemin arıyorlardı.


“Demek bunlar Br….ia Ultraları” diye mırıldandı. Şu an kendini düşman cephesinin içine bırakılan ajan gibi hissediyordu. Omuzlarını geriye doğru attı, bu kavgaya hazırlık değildi paltosu üzerine biriken yağmuru silkti sadece. Biraz endişeliydi, her an Br…ia Ultralarından tanınıp saldırıya uğrayabilirdi, ama beklediğinden farklı bir şey oldu, içlerinden birisi onu kuzey tribünden sandı. Yumruğunu sıktı ve selam verip gülümseyerek yanından geçti. Vakit geçirmeden oda yumruğunu kaldırıp selamını aldı. “siktir et, ortama biraz ayak uydurmam hiç fena olmaz nede olsa düşmanın içine girdim farkına varsalar gebertirler” dedi içinden

                                                                    ***

Tanrı gökyüzünü ortadan yarmış birbirini yiyen sürüyü seyrediyordu. Yukardan bakınca polisler iki tarafın ortasında kalmış ezilen lastik topa benziyorlardı. Etrafları canına susamış, kudurmuş canavarlarla çevriliydi. Ama lastik barikat fazla dayanmayacak birazdan yıkılacaktı.


Burada ise gökyüzü kan kırmızıya boyanmış ürkütücüydü. Güneş yinede zorla kara bulutların arasından etrafa ışık saçıyordu.


Karşıda ise güneş zindan karanlığını andırıyordu, yırtılmış sarkan perdenin gölgesi gibi. İkisi de aynı güneşti, peşinden sürüklediği ölüm saçan güneş.

                                                      ***

Stadın etrafında ağaçlar vardı, hepsinin yaprakları dökülmüştü. Buz gibi yağan yağmurdan donup kalan yaratıklara benziyorlardı, polisin sıktığı biber gazı, vurduğu coplardan çıkan acı çığlıkları çaresiz halde seyrederken ağlıyorlardı. Gökyüzüne çevrili çıplak dalları vahşetin bir an sona ermesi için ellerini açmış sanki Tanrıya dua eder gibiydiler. Biraz ileride bir çayır vardı, 10 sene önce yine bu çayırın üzerinde adam adama dövüşmüşlerdi şimdi kader onları yine aynı çayırın üzerinde bir araya getirmişti.

                                                       ***

Durum tuhafına gitti, elini kolunu sallaya, sallaya düşmanın arasından rahatlıkla geçerek arkadaşlarının bulunduğu lokantaya yürüyüp gitmesi, hiç ama hiç hoşuna gitmiyordu. Bu kadar kolay olmamalıydı kötü bir şaka gibiydi. Normalde her attığı adıma dikkat etmeliydi ama şuan sıradan bir turist gibiydi ve kimsenin ilgisini çekmiyordu. O arada çatışma tüm şiddetiyle devam ediyordu.

                                                       ***

Diğerleri artık fazla sabır edemediler, lokantada beklemenin bir anlamı kalmamıştı, çölde susuzluktan kıvrananların vaha görmüş gibi daldılar sürünün içine. Dışarıda Br…ia ile Fi…..na Ultraları çoktan sıcak temasa geçmişlerdi, sırayla bir o taraf saldırıp geri çekiliyor, bir bu taraf saldırıp geri çekiliyordu tam ortalarında da polisler devreye girerek cümbüşe renk katıyorlardı.


“orospu çocuğu Fi…salılar,”


“ piç br….ialılar, gebereceksiniz”


P.  sabırsızlıkla o ana kadar içinde biriktirdiği kin ve nefreti lokantanın önünde duran sandalyeyi kapıp br…cialıların üzerine fırlatarak dışa vurdu, rahatlatıcı bir boşalma gibiydi. Fırlatığı sandalye kafaların üzerinde uçarak pencereye çapıp parçalandı. Oysa pencere yıllar önce başkentten ders vermeye gelen faşistlerin kâğıt bombalarına, Molotof kokteyllerine dayanmıştı. Etrafa saçılan cam parçaları masaların üzerinde duran yemeklerin içine kadar savruldu. Olayla alakası olmayan masum seyirciler korkudan dışarıya fırladılar, bu yaptıkları en büyük hataydı çünkü tam felaketin ortasına düşeceklerdi.


Ve beklenen oldu, lokantadan dışarıya kaçan kalabalık bir anda polislerin ilgisini o yöne odakladı. Panik halinde canını kurtarmak isteyen insanları saldırıya geçen Ultra sanan polisler ellerinde ne kadar gaz bombası varsa kaçanların üstüne sıktılar. Bunu fırsat bilen Ultralar polisin başka yöne odaklanıp bıraktığı boşluğu iyi değerlendirdi, nihayet saatlerce bekledikleri sıcak teması gerçekleştirdiler….devam edecek.

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör

Blog Içeriği

  • : Blog von Erdal Güngör
  • : Liberta per gli Ultras ! No Al Calcio Moderno ! Galatasaray,Ali Sami Yen,Metin Oktay,istanbul,Alpaslan Dikmen,Karıncaezmez Şevki,Fatih Terim,Hooligan,Ultras,Hagi,Two and a half Man,Football Supporters Europe,The Big Bang Theory,Çılgın Türkler, Family Guy, Fringe,eBileteHAYIR!
  • Kontakt