Overblog
Edit post Folge diesem Blog Administration + Create my blog
9. April 2011 6 09 /04 /April /2011 00:42

Roma 21 Mart 2004, saat gece yarısını geçmiş. Havada hala polisin çatışma esnasında attığı öldürücü CS göz yaşartıcı bombaların kokusu var. Yakılan polis araçları yavaş, yavaş sönüyor. Caddenin üzeri çatışmada atılan taşlar ve kırılan cam parçalarıyla kaplı. Dikili taşın etrafında bir grup AS Romalı Ultra toplanmış, aralarında çatışmada rehin aldıkları bir çevik kuvvet elemanı var. Ultra’lardan kaçan meslekdaşları onu geri bırakmak zorunda kaldı. Bir kez daha devletin güvenlik güçleri halka yenik düştü, emniyet adına utanç tablosu. Rehin polisi herkes görmesi için bir meşale yakılıyor, sonra gruptan iki Ultra polisi usulca dikili taşın dibine bırakıp geri çekiliyorlar. Nihayet kâbus dolu gece sona erdi.


Bu, her sezon en az iki kere oynanan klasik “derby della capitale” başkent derbisi değil. Bu, Valerio Marchi’nin kitabına konu olmuş derbi  “Il derby del bambino morto” (ölü çocuğun derbisi)


Valerio Marchi İtalya’nın ortaya çıkardığı büyük aydınlardan birisiydi. 2006 senesinde 51 yaşında vefat etti. Onun birçok lakabı vardı. Tarihçi, sosyolog, yazar, sokak kültürü araştırıcısı, antifaşist, dazlak ve AS Roma Ultrası. Valerio Marchi’yi diğer aydınlardan ayıran özeliği Ultra’ların dünyasını çok iyi tanıması ve herkes tarafından saygı duyulan samimi ciddi bir akademisyen olması. Hiç kimseden korkmadan tüm cesaretiyle olayların üzerine giderdi.İlimle tutkusunu pekiştiren ve bu dünyada onun gibi daha çok olmasını arzu ettiğimiz nadir aydınlardan birisiydi Valerio Marchi. Maalesef o da her iyi insan gibi fani dünyayı erken terk etti. Valerio Marchi’nin çalışmaları hakkında önemli bilgilere buradan ulaşabilirsiniz >>> http://www.asromaultras.org/calciodalbasso.html


21 Mart 2004 günü yaşananları öğrenmek istiyorsanız asromaultras.it sitesinde detaylı bilgiler bulabilirsiniz. Orada okuduğunuz yazılar, çekilen resimler videolar ve ses kayıtlarının hiç biri abartılı değil sade olayın gerçeklerini yansıtıyor. Bilindiği gibi Lazio-AS Roma derbisi ikinci yarının ilk dakikalarında yarıda kaldı. Güney tribününe atılan göz yaşartıcı bombaların sisi tüm stadı kaplamıştı. İki tribün karşılıklı pankartlarını topladılar ve tüm stadın bir ağızdan bağırdığı “Katil polis” tezahüratları üzerine iki takım oyunu bıraktı. AS Roma tribününden üç üst düzey Ultra sahaya inerek oyunculara maça devam etmemeleri için yalvardılar. Sebep bir küçük çocuk polis aracı tarafından ezilerek öldürülmüştü.


Bilgilerin kesin olduğunun garantisini veren Ultra’lar haberin radyodan duyurulduğunu ve çocuğun annesinin de haberdar olduğunu söylüyorlardı. Oyuncular bunun üzerine teknik kadro ile irtibata geçtiler. Herkes şaşkın kimse kesin karar veremiyordu çünkü maçı kaldığı yerden devam ettirmek büyük faciaya yol açabilirdi. Ve böylece hakem Rosetti’ye bir karar vermesi için baskı yapıldı. Rosetti kendinden emin değildi ve kulüpler birliği başkanı Galliani’yi telefonla aradı. Galliani o ara Milano’da akşam yemeğindeydi gelen telefondan oldukça rahatsızdı. Etrafında bulunan birkaç kişiye danıştıktan sonra Rosetti’ye maçı iptal etme emrini verdi. Peki, Galliani bu emri verme yetkisine sahip mi? HAYIR! Kesinlikle veremez, emri ancak devlet yetkilisi verebilir. Olimpico da devleti temsilen Achille Serra ve Nicola Cavaliere bulunuyordu ama onlar maçın devam etmesinden yanaydılar. Ortada müsabakayı iptal etmek için neden görmüyorlardı ve bir çocuğun öldürüldüğü söylentisi sade dedikodu olduğunun kanısındaydılar.


Maçın devam kararı alındığına dair bir açıklama yapıldı fakat tribündeki tepkileri dindirmek mümkün değildi ve tekrar hep bir ağızdan “katil polis” tezahüratları yükseldi. Sonunda Serra ve Cavaliere pes etmek zorunda kaldı ve maç iptal edildi. Müsabaka yarıda kaldı ama Güney tribününü terk etmek isteyen taraftarlar dışarı çıkamıyorlardı çünkü kapılar kilitliydi. Seyirciler stadı sahanın içinden geçerek ön kapıdan çıkmak zorunda kaldılar. O esnada dışarıda güney tribününün önünde polis ve taraftar arasında gece yarılarına kadar sürecek şiddetli çatışma çoktan başlamıştı.


Resmi açıklamalara göre olay tamamen bir komplo. İki tarafın tribünleri pankartlarını toplaması da bunun kanıtı. Siyasiler, medya mensupları emniyet yetkilileri bir çocuğun öldürüldüğü söylentisi kasıtlı çıkarıldığını iddia ediyorlardı. Ultra’ların kulüplere karşı bir eylem yaptıklarını ve statların tek hâkimi onların olduğuna dair bir mesaj vermek istedikleri teorisini ortaya attılar. Tabi bunların hepsi iddiadan öte değildi sade tahminler mışlar muşlar. Kimse kesin beyanat veremedi “ben gördüm, ben biliyorum” diyemedi. Onlara göre ortada ölü bir çocuğun olduğuna dair ne bir resmi kanıt vardı ne de görgü tanığı. Hoş, birkaç devlet yetkilisinin açıklaması masum insanları töhmet altında bırakmaya yetiyor meğer.


Hikâyenin birde resmi olmayan versiyonu var ama bunu ne kimse duymak istiyor nede üzerine konuşmak. Oysa yüzlerce, binlerce insanın o gün güney tribünün önünde yaşananları kanıtlayacak çektiği resimler ve videolar var. Ama bunlar önemli şahıslar değil. Sıradan halk, Ultra, seyirci o yüzden kimse bu kişilere kulak vermiyor. Ve bu önemsiz kişilerin anlattıkları pek öyle yabana atılacak kadar önemsiz değil aslına bakılırsa! Aynı üç sene öncesi Cenova’da G8 zirvesinde çıkan vahşettin benzeri güney tribünün önünde birkaç yüz metre kare içinde yaşandığını anlatıyorlar. Gün boyu büyük sayıda çevik kuvvetin güney tribünü gişelerinin önünü kapattığını, stada girmek isteyen biletsiz taraftara işkence uyguladıklarından bahsediyorlardı. Evet, geldik zurnanın zart dediği yere.


Her defasında derbiler öncesi yaşanan tuhaf bir gerçek var, günler öncesi 21 Mart 2004 Pazar günü yaşanacaklar biliniyordu. Derbi öncesi gönderilen bir e-mail’de yaşanacaklar harfiyen anlatılıyor;


“Kombine sahiplerinin her derbideki gibi deplasman tribününden bilet satın alma öncelikli olduğunu biliyoruz. Curva Sud ve Distini Sud bilet satışları 16 Mart Çarşamba günü saat 08.00-18.00 arasında yapılacağı da biliniyor. Matematik uzmanı olmaya gerek yok, tribünün kapasitesi 25.000 bin. Kombine sahibi sayısı da 25.000 bin, dolayısıyla belirlenen saatler içinde ne zaman gelirseniz gelin kombinenizi gösterip bilet alma hakkına sahipsiniz. YALAN! Burası İtalya olduğunu unutmayın. O gün gişelerin önü boş, ilginç yoğun polis birlikleri var sade birkaç taraftar ellerinde kombineleri ve 17 avrolarıyla sinir harbi yaşıyorlar. Malum, karaborsacılar çok önceleri gelip biletlerin tümünü ellerine geçirmişler. Şu lanet olası memlekette ne zaman doğru düzgün işler yürüdü ki. Peki, Pazar günü neler olacak? Binlerce kombine sahibi gişelerin önüne yığılacaklar haklı şekilde bilet almak isteyecekler ama bulamayacaklar. Bunun üzerine stada zorla girmeye çalışacaklar, şişeler taşlar havada uçuşacak. Polis biber gazı ve copla karşılık verecek. Ve ertesi gün iktidarın borazanı medya’da çıkıp terörist çapulcu taraftarların devletin güçlerine karşı koyduklarını, maça biletsiz girmeye çalıştıklarından bahsedecek. Allah kahretsin bıktık bunlardan.”


Bu e-mail asromaultras.it sitesinden alıntı ve maçtan bir gün önce yollandı!

Peki, 21 Mart 2004 günü neler yaşandı?

Müneccim olmaya gerek yok her şey ortada. Hani devlet yetkilileri taraftarın olayları kışkırttığı yönünde komplodan bahsediyorlardı ya hangisi sizce gerçekleri yansıtıyor? Biletlerin karaborsacıların ellerine geçeceği biliniyordu bu engellenebilirdi ama yapılmadı. Belki birileri kasıtlı olay çıkmasını istiyordu? Senaryo çok basit. Biletleri karaborsacılara ver nasıl olsa taraftar cinnet geçireceği kesin, sonra sal polisi üzerine, ne güzel dünya değil mi? Ultra, sıradan seyirci bir kenara, ortada tüketici hakları ihlali var! Ben kombine satın almışım ve derbilerde öncelikli bilet satın alma hakkına sahibim ama alamıyorum çünkü biletler karaborsacıların elinde. Üstelik benim haklarımı savunacak devlet bunu bildiği halde bana karşı şiddet kullanıyor. Pardon?

Medeni kanunların bittiği yerde orman kanunları devreye girince kimse şaşırmasın.


İsmini değiştirmişler,”6222 Sporda Şiddeti önleme Yasası”. Biraz da şiddete sebep veren unsurları ortadan kaldırmak için gayret gösterilse yasalara gerek kalmayacak….devam edecek

Diesen Post teilen
Repost0
Published by Erdal Güngör

Blog Içeriği

  • : Blog von Erdal Güngör
  • : Liberta per gli Ultras ! No Al Calcio Moderno ! Galatasaray,Ali Sami Yen,Metin Oktay,istanbul,Alpaslan Dikmen,Karıncaezmez Şevki,Fatih Terim,Hooligan,Ultras,Hagi,Two and a half Man,Football Supporters Europe,The Big Bang Theory,Çılgın Türkler, Family Guy, Fringe,eBileteHAYIR!
  • Kontakt